Onu ilk kez bir açılış programı sebebiyle Florya’da gördük.
Daha yıldızı o günlerde parlamamıştı.
Doğrusu Ekrem İmamoğlu’nun gün gelir de 9 kez mağlup olmuş koltuğunu bırakmamakta ısrarcı Kemal Kılıçdaroğlu’na imdadına yetişir diye düşünememiştik.
Ve heyhat gel gör ki;
CHP ve İYİ Parti’den oluşan millet ittifakı 1994’ten bu tarafa İstanbul’a istisnasız her anlamda hâkim AK Partiyi mağlup ederek Ekrem İmamoğlu’na BB koltuğunu teslim etmeye hazırlanıyor.
YSK ve İl SK’u yarışın İmamoğlu lehine önde olduğunu açıklarken tartışmalar arasında bu genç başkanı değerlendirmek için birkaç noktaya parmak basmak gerekir.
Herkesin söylediği gibi daha üç ay önceden tanınırlık oranı belli bir seviye de iken üç ay sonra adeta reytingleri patlatan İmamoğlu belki de siyasi kariyerinin parlak günlerinin ilk basamaklarını çıkıyordu.
Hemen belirtelim;
İmamoğlu bu saatten sonra hani bir ihtimal olur da kaybetse bile Türk siyasetinin yeni jönü olmuştur, rüştünü ispat etmiştir.
Seçim meydanların da onca hakarete, onca kara propagandaya rağmen iktidarın sinirini bozan sakin üslubu; en önemlisi sanki 50 yıldır siyaset yapıyorcasına herkesi kucaklayan söylemleri, bizzat şahit olduğumuz yakından dinleme fırsatı bulduğumuz hitaben sanatı, ailesinden, taraflı tarafsız herkese, partililere kadar kendisini bu şehre ‘başkan olacağım’! dedirtircesine var olan çalışkanlığı,
Beyefendiliği,
Dürüstlüğü,
Genç yaşı, cesareti, partiliden çok bir halk adamı olduğunu gösterir duruşu
Başarının kapısını aralamıştır.
Bu düşünceden hareketle,
İstanbul zor bir şehir.
Ne ki Avrupa’nın hatta dünyanın gıpta ile baktığı altın gerdanlık, kültür göçünün yaşandığı koskoca asırlık bir şehir,
Türkiye’nin kalbi, atardamarı
Her türden yaşamın adeta bir mozaiğidir.
Bu şehirde soluk almak her ne kadar zor olsa da Ekrem İmamoğlu bu bilinçten hareketle neredeyse 25 yıl aradan sonra bir devlet yönetircesine zor bir yarışın kendisinin beklediğini görüyor.
Her ne kadar belki de eleştiri dozunu aşan kenar köşe belediye tanımına aldırış etmeden kolları sıvazlayacak olan İmamoğlu, İstanbul’a da beş yıl için ve belki de gelecek yıllar adına damgasını vuracak bir belediyecilik anlayışını beraberin de getirecektir.
Aynı zaman da Ekrem İmamoğlu, bilinen tavrıyla medya ile de yarışacaktır.
İktidarın şimdiden aba altından sopa gösterir ifadeleri yazılıp çizilse de, 31 Mart akşamı muhteşem bir performans gösteren İmamoğlu’nun bu hamlelere kendine has yöntemler geliştireceğini de şimdiden görebilmek kâhinlik gerektirmese gerek…
