Sürekli Yorgun Hissetmenizin Sebebi Kansızlık Olabilir
Ciltte soluk görünüm, efor kapasitesinde azalma, büyük ve küçük tansiyon arasındaki farkın artması, nabzın hızlanması gibi belirtilerle kendini gösteren “anemi” yani kansızlık, tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. İş performansı ve yaşam kalitesini azaltan kansızlığın tedavi edilmesi için altta yatan nedenlerin belirlenmesi ve doğru tedavi planlaması yapılması büyük önem taşıyor. Memorial Ankara Hastanesi Hematoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Türker Çetin, anemi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Kansızlığın nedeni iyi araştırılmalı
Anemi, alyuvarların içinde bulunan ve kana kırmızı rengini veren hemoglobin maddesinin azalmasıdır. Aneminin ortaya çıkmasındaki temel nedenler; kan kaybı, alyuvarların yeterince yapılamaması ve alyuvarların kısa sürede parçalanmasıdır. Özellikle mide-bağırsak sistemindeki kanamalar ve kadınlarda adet kanamalarının yoğun olması uzun süreli kan kaybına ve buna bağlı olarak kansızlığa neden olabilir. Alyuvarların yapımında azalma, demir, vitamin B12, folik asit, riboflavin ve bakır gibi bazı besin maddelerinin günlük ihtiyaçtan daha az alınması veya sindirim sisteminden emilememesi sonucu gelişebilir. Alyuvarların yapısı normal değilse, dolaşıma çıkmadan kemik iliğindeyken veya dolaşıma çıkınca kısa sürede parçalanır, bu durum da kansızlığın ortaya çıkmasına neden olur.
Çabuk yorulma ve halsizlik en sık görülen belirtilerdir
Hemoglobinin en önemli görevi, akciğerlerden alınan oksijeni vücuttaki hücrelere taşımaktır. Alyuvarlarla taşınan hemoglobin miktarı azalınca hücrelere gereken oranda oksijen gidemez. Anemi hastalarında efor kapasitesinde azalma, erken belirti olarak ortaya çıkar. Daha önce yapılan aktivitelerde zorlanmayan kişide aynı miktardaki eforla daha çabuk yorulma, güçsüzlük, çarpıntı ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Hemoglobin miktarı azaldıkça bu belirtiler daha şiddetli ve çabuk gözlenmeye başlar. Kansızlığın aşırı olduğu durumlarda istirahat halinde bile halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, çarpıntı ve nefes darlığı belirtileri görülebilir. Göz kararması, baş dönmesi, kulak çınlaması, el ve ayaklarda soğukluk diğer yakınmalardır.
Tanıda ayrıntılı bir değerlendirme çok önemli
Anemide doğru tanı için hastanın şikayetlerinin neler olduğu ve nasıl geliştiği bilinmelidir. Önemli bir ipucunu kaçırmamak için hastanın geçirdiği önemli sağlık problemleri, aile öyküsü, varsa kullandığı ilaçlar, mevcut hastalıklar değerlendirilir. Ardından vücuttaki tüm sistemleri içeren ayrıntılı bir muayene yapılır. Gerekli tetkikler yapılarak aneminin neden geliştiği belirlenir.
Aneminin türüne göre kan verilmesinden kemik iliği nakline kadar pek çok tedavi seçeneği uygulanıyor
Tedavide en etkin yaklaşım altta yatan nedenin tedavi edilmesidir. Örneğin, sindirim sistemi kanamasına neden olan ülserin tedavi edilmesi kanamayı durdurur. Eş zamanlı demir verilmesi demir eksikliğini giderir ve anemi tekrarlamaz. Aksine, sadece demir eksikliği nedeniyle demir verilirse bir süre sonra devam eden kanamalara bağlı demir yine azalarak anemi tekrarlar. Adet kanaması yoğun olan kadınlarda hormonal destekle adetler düzenli hale getirilmelidir. Kanda eksik olan maddeler takviye edilir. Demir eksikliğinde demir, vitamin B12 eksikliğinde vitamin B12, folik asit eksikliğinde folik asit, kronik börek yetmezliğinde eritropoietin verilir. Anemi yaşam kalitesini düşürecek kadar ciddi boyuttaysa kan nakli yapılır. Bağışıklık sisteminin alyuvarlar yapımını durdurduğu veya parçaladığı durumlarda bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılır. Aşırı alyuvar parçalanmasına yol açan çeşitli durumlarda dalak alınabilir. Anemiye yol açan ilaçlar kesilir. Kemik iliğinin hastalıklarına bağlı kansızlıklarda kemik iliği nakli de seçenekler arasındadır.
Geçmeyen Mide Ağrısı ve Hazımsızlığa Dikkat
Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı ve bilinçsiz uygulamalar nedeniyle son yıllarda öne çıkan mide kanseri, ölümcül sonuçları ile de karşımıza çıkıyor. Ancak son yıllarda teknolojideki gelişmeler sayesinde erken teşhis edilip, doğru tedavi uygulamaları ile kontrol altına alınabiliyor. Mide kanseri tedavisinde “Hipertermi” adı verilen sıcak kemoterapi uygun hastalarda başarılı sonuçlar alınmasını sağlıyor. Memorial Antalya Hastaneleri Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, mide kanseri ve sıcak kemoterapi uygulamaları hakkında bilgi verdi.
Önemsenmeyen sindirim sistemi sorunları mide kanserine kadar gidebiliyor
Mide kanseri, pankreas ile birlikte hastaları en çok endişelendiren kanser türüdür. Mide ve pankreas kanserleri çok ileri evrelerde teşhis edildiği için hastaların yaşam beklentilerine çok fazla katkısı olamamaktadır. Günümüzdeki modern tedavilerin başarılı sonuçlarının en az yansıdığı tümör türleri, mide ve pankreas kanserleridir. Bu kanser türlerinde doktorların en büyük önceliği, mide kanserini daha erken evrede yakalayabilmek olmalıdır. Bu yüzden de sindirim bozukluğu yaşayan, mide bölgesinde ağrısı olan, hazımsızlık gibi şikayetleri bulunan kişilerin daha farkında olması gerekmektedir.
Akdeniz tipi beslenme kanser oranını düşürüyor
Mide kanseri sigara kullananlarda daha çok görülmektedir. Mide kanseri; midesinde polip bulunanlarda, helikobakter pilori enfeksiyonu olan veya tütsülenmiş gıda ve turşu gibi yiyecekleri çok fazla tüketen özellikle Asya toplumlarında daha sık görülen bir kanser türüdür. Ama taze sebze meyve tüketiminin olduğu bölgelerde mide kanserinin sıklığı düşmektedir. Mide kanseri belirtisi görüldüğünde mutlaka bir gastroenteroloji uzmanına başvurularak endoskopi yaptırılması gerekir. Mide kanserinin mevcut tedavi yöntemlerinin içerisinde, cerrahi ve kemoterapi ilk sıralarda başta gelmektedir. Özellikle ikinci evreden başlayan mide kanserinde operasyon öncesi verilen kemoterapi tedavisi, operasyon sonrasındaki etkinliği arttırmak için çok önemlidir.
Sıcak kemoterapi ile tümöre doğrudan ulaşılıyor
Ameliyat sırasında hastaya kemoterapi verilmesi, son dönemde başvurulan en önemli yöntemlerden biridir. Ameliyat öncesi ve sonrası verilen kemoterapinin tümörlü bölgeye ulaşma oranı yüzde 20 ila 30 oranındadır. Fakat ameliyat sırasında kemoterapi vererek bu oran yüzde 100’e çıkmaktadır. Hipertermi denilen sıcak kemoterapi aslında son 20-30 yıldır uygulanan bir tedavi yöntemidir. Sıcak kemoterapi geçmiş zamanda kadın hastalıkları tümörü olan ve kalın bağırsak kanserli hastalara uygulanan ve çok iyi sonuçlar alınan bir tedavi yöntemiyken, etkisi mide kanserinde de kanıtlanmıştır. Bu yöntemin kanser uzmanı ekipler tarafından, bu ameliyatın risklerini tolere edilebilecek seçilmiş hastalarda çok dikkatli bir şekilde kullanılması gerekmektedir.
Ameliyat esnasında uygulanıyor
Hipertermi adı verilen sıcak kemoterapi, ileri evre ameliyat edilemez tanısı konan kanser hastaları için bir umuttur. Sıcak kemoterapi; karın zarı ve karın içi organlara yayılan tümörlerde, bu organlar içinde uygun olanlar çıkarıldıktan sonra, özel araçlarla karın içinin 40-42 derecede kemoterapatik ajanlarla yıkanmasıdır. Bu sayede geride kalan tümör hücrelerinin mekanik temizliği gerçekleşirken, aynı zamanda kemoterapi ajanlarının direkt olarak tümör sahasına gitmesine ve yok edilmesine olanak sağlanır.
Çocuğunuzun Gözlerinin İçine Bakın
Dış dünyayı algılamada en önemli rolü üstlenen gözlerin sağlığına küçük yaşlardan itibaren özen göstermek gerekiyor. Gözde meydana gelen kızarma, ağrı gibi şikayetler göz içi bir nedenden kaynaklandığı gibi tiroid, MS ya da diyabet gibi önemli hastalıkların habercisi de olabiliyor. Çocuğunuzun gözüne iyi bakın ve belirtileri dikkate alın diyen Memorial Şişli Hastanesi Göz Merkezi’nden Prof. Dr. Dilek Erkan, göz sağlığı konusunda bilinmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Yenidoğan bebekte de katarakt görülebilir
Yenidoğan bebeklerde görülen katarakt, acilen tedavi edilmesi gereken çok önemli bir hastalıktır. Bu hastalığın erken teşhisi başarılı bir tedavi için çok önemlidir. Başlıca risk faktörleri arasında yaşın ilerlemesi, genetik yatkınlık ve sigara kullanımı bulunsa da yenidoğan, çocuk ve gençlerde de görülmektedir. İlk belirtileri görme kalitesinde bozulma, bakılan cisimleri ve çizgileri kırık ya da eğri görme, merkezi görmede bozukluktur. Bu rahatsızlıkları yenidoğan bir bebek dile getiremeyeceği için aylık muayene edilmesi, çocukların ise yakın takipte tutulması çok önemlidir.
Çocuğunuz gözünü kısarak bakıyorsa…
Sinsi seyreden ve erken tespit edilmediğinde kalıcı görme azlığı ya da kaybı ile sonuçlanan iki göz hastalığı bulunmaktadır. Bunlardan biri, çocukluk çağında ortaya çıkan göz tembelliği diğeri ise ileri yaşlarda ortaya çıkan “primer açık açılı glokom”dur. Bir gözünü kısarak bakan ya da kapatan, bir şeye bakarken baş pozisyonu geliştiren, cisimleri gözüne çok yaklaştıran, televizyonu çok yakından izleyen ve ara sıra da olsa gözlerinde kaymadan şüphe edilen çocuklar mutlaka muayene edilmelidir. Prematüre doğan, ailede ve yakın akrabalarda göz tembelliği ya da kayma gibi göz kusurları bulunan çocukların da göz problemlerinin erken tanısı açısından mutlaka göz muayenesinden geçirilmesi gerekmektedir.
Erken başlayan göz muayeneleri geleceğe yatırımdır
Gözle direkt görülebilen göz damarları, vücuttaki diğer damarların durumunun anlaşılması açısından da çok önemlidir. Yapılacak göz dibi muayenesi hipertansiyon, diyabet ya da kolesterol yüksekliği gibi durumlarda tanı ve takip açısından önemli ipuçları verir. Göz sağlığımın korunması ve yaşa bağlı olarak ortaya çıkabilecek değişikliklerin erken tanısı ile tedavisi açısından doğumdan itibaren yapılacak periyodik göz muayeneleri çok önemlidir.
Doğuştan gelen göz tembelliği cerrahi müdahale gerektiriyor
Ön göz kapaklarından birinin veya her ikisinin düşüklüğü, göz kapağını kaldırma görevini yapan kasların zayıflığı nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bazı çocuklarda bu durum doğuştan görülür ve bu vakalarda göz tembelliğini önlemek için cerrahi müdahale gerekebilir. Doğuştan olduğu zaman bu genellikle tek gözü etkiler. Yetişkinlerde durum genellikle göz kapağı adalelerinin gerginliğini kaybetmesi şeklinde, yaşlanmanın etkisiyle meydana gelmektedir.
Göz sağlığı için erken dönemde önlem alın
Gözler çok hassas organlar olduğu için mutlaka belli aralıklarla göz muayenesine gidilmelidir. Bazı göz hastalıkları hiçbir belirti vermeden ilerlediği için belirtiler ortaya çıktığında tedavi için artık çok geç kalınmış olabilir. Bununla birlikte gözlerin bedenin yaşlanmasıyla birlikte fonksiyonlarını yitiren bir organ olduğu unutulmamalıdır. Göz sağlığı için iyi beslenme, düzenli uyku, güneş gözlüğü kullanımı ve sigarasız bir hayat çok önemlidir. Ayrıca genetik yatkınlıkların farkında olmalı ve düzenli gidilen göz doktorunun uyarıları dikkate alınmalıdır.