Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28. Dönem yeni yasama yılı 1 Ekim Salı günü başladı.
*
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla açılan meclis yeni yasama dönemi öncesi grup kürsüsünden CHP ve Halk TV’de program yapan gazetecilere Merhum Sinan Ateş davası ile ilgili olarak oldukça sert sözlerle yüklenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli salı gününü hareketlendirdi.


*
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın İsrail tehdidi ve yeni anayasa yapılmasına dönük öne çıkan konuşmasının ardından, meclise gelişinde ayağa kalkan CHP grubu kendi içerisinde kaynamaya kaldığı yerden devam etti.
(Bakınız Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları)
*
Aslında sorulması gereken asıl mesele şuydu:
Tarihinin en ağır ekonomik buhranını yaşayan Türkiye; yöneten veyahut söz sahibi siyasetçilerin günlük polemikleri ve fakat sonradan geri adım atacakları konuşmalarına neden mahkûm?
*
MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin meclis açılış resepsiyonunda CHP Lideri Özgür Özel ile sanki o konuşmayı, o sert sözleri ifade etmemiş gibi sarmaş dolaş görüntü çizmesi akıllara bambaşka soruları getirdi.
*
Kısacası dağ gibi biriken sorunlara çözüm bekleyen vatandaşın şaşkın bakışları arasındaki yaşanan bu gelişmeler acaba siyasetin nereye hizmet ettiği noktasında tartışmaları bambaşka bir yöne itti.
*
Mecliste başka, parti grubunda başka, genel kurulda başka ancak bir araya gelindiğinde bambaşka görüntü çizen siyasilerin herkesi hayrete düşüren tavırları siyaset kurumuna olan güveni her geçen azalmaktadır.
*

BU ÜLKE BUNU HAK EDİYOR MU?
Neredeyse birbirilerine söylemedikleri söz bırakmayan, kimi zaman eleştiri dozunu aşan ifadeler zaten olup biteni anlamaya çalışan Türk Halkı tarafından şaşkınlıkla karşılanırken uzak olmayan uzlaşı kültürünün oluşabileceği yaşanan gerginliklerin kuruyan ıslak mendil misali unutulabileceği aşikarken anlamsız polemik ve karşılıklı restleşmelerin koskoca ülkeyi nereye savurduğunu göremeyecek kadar muhataplar bildiklerini unutmuş olamazlar.
*
Yanı başımızda olup bitenler can yakarken, coğrafya ateş çemberinden geçmekte iken, savaş her haliyle Ortadoğu’yu sarmaya başlamışken, göç belası ülke topraklarını tehdit hale gelmişken, ekonomi çökmüşken, eğitimden spora, sağlıktan, adalete, dış politikaya kadar dağ gibi sorunlar önlerinde duruyor iken yurttaşın her günü biraz daha umutsuzluğa kırgınlığa dönüşmeye başlamış iken içeride ve dışarıda yaşanan bu anlamsız gitgeller hepimizi yormaktadır, tepkileri beraberinde getirmektedir.
*
Öyleyse,
Uzlaşılarak, yanlışların nerede olduğu tespit edilerek adaletin mutlaka tesis edilmesi suretiyle gerçeğin izine ulaşılarak öncelikli olarak ülke menfaatleri doğrultusunda ve zaman kaybetmeksizin meselelerin çözümüne odaklanılarak ve elbette siyaset kurumuna olan saygının geri getirilmesine dönük tüm çabalar samimiyetle ortaya konulmalıdır.
*
Bilinmelidir ki yaşanan her gerginlik ve anlaşmazlık siyasetçilerden öte Türk halkına seçmene büyük bir saygısızlık olarak tarihteki yerini koruyacaktır buradaki en büyük eksiklikler siyasilerin yakasında asılı kalacaktır.

reklam