Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Raporu:

“El değmemiş, yolu bile olmayan bir ormanlık alanda, ÇED değerlendirmesi yapılmaksızın faaliyete başlanması, çevre koruma anlayışındaki eksikliği gözler önüne sermektedir.”

*

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, Rize ili İyidere ilçesinde yapılması planlanan Lojistik liman ve Dip Taraması projesinde kullanılacak dolgu malzemesinin, İkizdere’de yapılmak istenen taş ocaklarından karşılanması girişimine ilişkin tüm gelişmeleri “Rize İkizdere’de Olan Nedir?” başlığıyla raporlaştırdı.

Taş ocaklarının yapılmasını durdurmaya çalışan köylülerin, ihaleyi yapan firmanın, iktidar temsilcilerin ve baroların süreç içindeki görüşlerine yer verilen raporda, Liman projesine ilişkin ÇED raporu ile Proje Tanıtım Dosyası da incelendi.

Açık kaynaklardan erişilen bilgilere dayalı olarak hazırlanan raporun değerlendirme bölümünde, çevre hakkının korunması temelinde en önemli uluslararası anlaşmalardan biri olan Aarhus Sözleşmesi’nin üç ayağı olan “çevresel bilgiye erişim”, “karar süreçlerine katılım” ve “yargıya başvuru hakkı”nın, çevre hukukunun da temeli olduğu kaydedildi.

Raporda, Anayasa’nın 56. Maddesinde tanımlanan “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı”nın, bu temel uygulanmadan yaşama geçirilebilmesinin imkansız olduğu vurgulandı.

İdare tarafından, sürece ilişkin detaylı, doğru ve güncel bilgilerin sağlanmasındaki eksikliğe değinilen raporda, “…bugün İkizdere sürecinde neyin ne olduğu konusunda sağlıklı bir bilgiye erişim için epey zaman harcamak gerekmektedir” tespiti denildi.

Raporda, ÇED Yönetmeliği’nin konuyu düzenleyen hükmünün sürekli değiştirilmesinin, yurttaşların idareye duyduğu güveni sarstığına dikkat çekilerek, “Miktarla oynama yapılarak taş ocağı işletmesinin ÇED sürecinden kaçırılması ve ÇED gerekli değildir kararlarının ardına sığınılması, projenin bir bütün olarak çevresel etkilerinin değerlendirme dışı bırakılmasına neden olmaktadır” tespiti yapıldı.

“El değmemiş, yolu bile olmayan bir ormanlık alanda, ÇED değerlendirmesi yapılmaksızın faaliyete başlanması, çevre koruma anlayışındaki eksikliği gözler önüne sermektedir” denilen raporda “Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış ama onaylamamıştır. Yanı sıra, bir İklim Kanunu da çıkarılmamıştır. Oysa, küresel iklim değişikliği ile mücadelede, uygulanabilir, gerçekçi çözümler (örneğin bütün dünyada uygulanmakta olan Emisyon Ticareti Sistemi gibi) vardır. Karbon salınımını önce tespit edip ardından da sınırlamaya yönelik bu çözümlerin ülkemizde de bir an önce yaşama geçmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.

Advert