Abdullaoğlu basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Türkiye' de neler olup bitiyor , ülke nereye doğru gidiyor net bir biçimde bilen var mı ?
Bu soruyu başta Meclisteki muhalefet partileri olmak üzere tüm siyaset dünyasına, yazıp çizen eli kalem
tutan , düşünen aydınlara ve tüm medyaya yöneltiyorum .
Açıkca iddia ediyorum bu sorunun cevabını Türkiye'de bir kişinin dışında hiç kimse tam olarak bilmiyor.
Görünen tablo şu : her geçen gün ülke adım adım belirsizliğe doğru yürüyor . Nasıl mı ?
Şimdi şu gerçeği belirtelim : Halk ne bekler iktidarlardan ?
Evinde aş, kendine ve çocuğuna iş ve gelecek güvencesi. Ve tabi ki güvenli bir yaşam ortamı !
Demokratik bir toplamda en temel hak ve özgürlüklerdir bunlar.
Bu üç temel noktada ne durumdayız, bir göz atalım :
Son verilere göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı aylık 1400 lira , yoksulluk sınırı ise 4500 lira sularında . Yani
ülkenin çok büyük bir kesimi açlık yada yoksulluk sınırında yaşıyor ama farkında bile değil. Aban kredi kartlarına ve
gelirinden kat kat fazla harcamalara tam gaz devam. Belki de hiç ödeyemeyeceğin borçlanmalar dolu dizgin.
Kredi kartlarına takla üstüne takla attır ve gelecek beş yılını on yılını ipotek altına al ve hayal aleminde devam et.İşte AKP
iktidarlarında halkın durumu bu.
Ne zaman oluyor bu ? Kişi başına milli gelirin on bin dolara ulaştığı kandırmaca sının sürekli pompalandığı son yıllarda.
Vatandaşın neredeyse yüzde seksen beş doksanının kulağına kadar borca gömüldüğü bu süreç çok vahim sonuçları
olabilecek riskler taşıyor kısa ve orta vadede .
'Aş''konusunda durum işte böyle varsa aksini söyleyecek birileri buyrun , hodri meydan !
'' İşe '' gelince resmi rakamlara bakılırsa işsizlik yüzde on suları ama gerçek işsizlik yüzde otuzlarda . Bir de üç milyon Suriyeli
mülteci piyasaya döküldükten sonra durum daha da kötü . Bu yetmedi saçma sapan bir Rusya krizi ile
turizm ve turizm istihdamı katledilince işsizlik çok tehlikeli boyutlara geldiği ortada . Çok ciddi oranda iş imkanları
sağlayan yabancı ülkelerdeki mütehhiitlik hizmetleri de darbe üzerine darbe alınca o alanda da büyük gerileme olduğu iyi bilinen
başka bir gerçek.
Üretimle hiç ilgisi olmayan , fabrika nedir bilmeyen, turizmle adeta kavgalı, tarım ve hayvancılığı neredeyse tümüyle unutan AKP
iktidarlarının işsizliği yok etmek şöyle dursun mevcut istihdamı bile düşürdüğünü söylemek kesinlikle abartı olmaz.
Ya vatandaşın gelecek güvencesi ve güvenli bir yaşam ortamı ?
Bu konu da tam anlamıyla bir AKP başarısızılığını simgeliyor.
İktidara geldikleri 2002 yılı sonu itibariyle neredeyse bitmiş PKK terörü yıllar boyu süren müthiş yanlış politikalar sonucu
yeniden patlamış ve binlerce şehidimize mal olmuştur. Tam bir fiyaskoya dönüşen Suriye politikalarıyla terör çok boyutlu
hale gelmiş, cepheleri genişlemiş ve ülkenin her yanında hem ülke hem de vatandaş güvenliğine ciddi bir tehdit haline
dönüşmüştür. Halen süregelen mücadelenin de nereye kadar devam edeceğini ve ne zaman sonuç alınabileceğini öngörmek
mümkün değildir. Öte yandan iktidarın yıllardır sürdürdüğü ötekileştirme ve dışlama politikaları siyasi bir barış ortamı
oluşturmadığı gibi kutuplaşma yaratmış bulunuyor.
15 Temmuz sonrası yaratılmaya çalışılan sözde ''Yenikapı ruhunun '' yine bizzat AKP iktidarınca yapılan büyük hatalar
sonucu daha başlamadan bittiğini görüyoruz. Bu anlamda iktidarın kaçırdığı büyük bir barış ve milli uzlaşı fırsatının vebalini tarih
mutlaka bir gün soracaktır.
Şimdi gelinen bu aşamada vatandaşın gelecek güvencesi ve yaşam güvenliğinden bahsedilebilir mi ?
Demek oluyor ki vatandaşın temel üç beklentisinde AKP hükümetlerinden en küçük bir umut belirtisi görünmüyor. Bütün bunlar yetmemiş
gibi birde en üst düzeyde birbiriyle çelişen açıklamalarla milli değerlerimize ve cumhuriyet kazanımlarımıza önemli ölçüde zarar verilmektedir.
Türkiye de siyaset yıllardır tıkanmıştır. İktidar ne kadar başarısız olursa olsun meclisteki partiler muhalefet görevlerinde sürekli sınıfta kaldıkları
gibi halkı da bilgilendirmede başarısızı olmuşlardır. AKP nin dümen suyuna gitmeyi muhalefet yapma ile eşdeğer haline getirdiler.
Sonuç olarak bugün Türkiye' nin Cumhuriyetçi , üretime dayalı büyümeyi hedef yapmış merkez bir partiye şiddetle ihtiyacı vardır.
Bu anlamda bugün mecliste olmasa da ADALET PARTİSİ yüce Türk milletinin tek seçeneğidir.
Milletimiz umutsuzluğa düşmesin çünkü artık ülke siyasetinde Adalet Partisi var.
İlk genel seçimde Adalet Partisi ülkenin bu olumsuz gidişinden tek çıkış noktası ve hatta kurtuluşu olacaktır.