Büyük stratejik ortaklık, büyük aldatmacadır

 

Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK
Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı

 

Bundan yaklaşık 25-30 yıl önce Genelkurmay, gizli emirleri ile birlik ve kurumlarını F.Gülen’in CIA ajanı olduğu şeklinde uyarıyordu. Şimdi asker sivil tüm kurumlarımızın fark edemedik, bizi de aldatmışlar, yanılmışız gibi savunma şeklini kimse benimsemiyor. Bir ara Silahlı kuvvetlerden bazı subay ve assubaylar bu nedenle ve disiplinsizlik adı altında ordudan uzaklaştırıldı. Sonra bu uzaklaştırılmak istenenlere şerhler konulmaya başlandı. Bir süre sonra da bu konu hiç ele alınmaz oldu. Hatta ordudan uzaklaştırılanlara rütbeleri, maaşları ve emekli ikramiyeleri geri verildi. İşte bu süreç, bu örgütün hangi yıllarda TSK’ne nasıl sızdığını ve kimleri hangi mevkilere getirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Şimdi Amerika’da Hıristiyanlık ve Müseviliğin ortaklığı ile Evanjelizm adı altında, Beyaz Saray önderliğinde, dünyayı paraları ile yöneten aileler eşliğinde, yeni dünya düzeni çerçevesinde, yeni bir din veya tarikat yayılıyor. Amerika, bu tarikatın öncülüğünü yaptıracağı üç ismi özel olarak Amerika’da baş tacı etti. Bunlar; kendi alanlarında etkin olan ve  etkinliğini belirli kanallara yönlendirebilecek kişilerdi. Müslümanlık adına F. Gülen, Budizm adına Moon tarikatı başkanı Koreli Dr. Sun Myung 
Moon, Hristiyanlık adına da Opus Dei tarikatı başkanı eski Yahudi papazJose Maria Escriva de BalagueryAlbas görevi üstlendiler. Görev dünyanın her yerinde her konuda ABD’ye hizmetti. Örgütün adı da hizmet veya himmetti. Gülen’in de anne tarafının İspanya’dan gelen Safarad Yahudilerine dayandığı söylenir.

Bir yandan Siyonist emellere yönlendirilen hizmet, doğrudan Müslümanlığı yok etmeyi amaçlıyordu. Bunun için de Türkiye’nin, Türklüğün, Milli Türk devletinin, Atatürk’ün, Atatürk ilke ve inkılaplarının, aynı zamanda bunların bekçisi Türk ordusunun yok edilmesi gerekiyordu. Çünkü Türk’ler tüm haçlı seferlerine kalkan olmuş ve engellemişti. 9 haçlı seferinde başarısız olan haçlılara göre, bugün de yeni dünya düzeni ancak yeni bir haçlı seferi ile sağlanabilirdi. Bu yolda,dünya genelinde üniversiteler, finans kuruluşları, büyük şirketler, güçlü sanayici iş adamları, başarılı politikacılar, hakim ve savcılar, parti ileri gelenleri, silahlı kuvvetler ve emniyet güçleri elde edilmeliydi. Bunun için mavi devrimden pembesine her yol kullanım alanındaydı.
Ilımlı İslam, dinler arası diyalog, İbrahimi dinler gibi martavallar konunun din ayağını oluşturuyordu. Büyük Ortadoğu Projesi, bu projenin ortaklığı, eşbaşkanlık ve büyük stratejik ortaklıklar gibi düzenbazlıklar ise Türkiye’yi siyası, askeri, ekonomik ve sosyal yönden çökertme esasına yönelikti. 

15 Temmuz kalkışması yanlış hesaplar yüzünden 3-4 yıl erkene alındı. F.Gülen’in “her şeyin bir olgunlaşma süresi vardır onu bekleyeceğiz”sözleri ile herşeyin olgunlaştığı sanıldı ve yanıldılar. Halbuki 3-4 yıl daha sabretmiş olsalardı tüm ordu komutanları ve Genelkurmay başkanı kendilerinden olacaktı, fakat iktidar hırsı ve Dünya imamlığı adına sabırları tükenmişti. 
    

 

Allah Türk Milletini korudu.
    

 

Türkiye ve Türk ordusu üzerine Amerikan patentli oyunlarla Kozmik oda, Poyrazköy, Ergenekon, Balyoz  vs. ile Türk ordusu büyük yara aldı. Deniz kuvvetleri için ise ikinci İnebahtı perişanlığı yaşandı. 15 Temmuz olayları sonrası da Türk ordusunun bir kısmı daha yok edildi. Olan gerçek vatan sevgisi ile yetiştirilen askeri lise ve harp okulları öğrencilerine oldu. Bu ise bilerek veya bilmeyerek ordumuza bir başka darbe oluşturdu.
    

Şimdi O muhteşem stratejik ortağımızdan Gülen’i istiyoruz. Gülen dünyadaki okulları ile gelecekte Amerikan ajanı olacak beyinleri Amerika adına yetiştiriyor. Amerika böyle bir adamı neden versin ? 85 koli belge yerine 8 satırlık bir belge gönderilmeliydi. Çünkü Amerika 85 kolilik belgeyi inceliyoruz diyerek 85 yıl sonra cevap verebilir.
    

Çok özelstratejik ortağımız Amerika, Marşal yardımı ve Kore günlerinden günümüze Türkiye’yi uyutmaktadır. En basitinden etimiz, sütümüz, tavuğumuz Amerika’dan geldi ve hayvancılığımız bir türlü canlanamadı. Nuri Demirağ’ın yurt dışına ihraç ettiği uçaklarının  fabrikası kapatıldı. Nuri Paşanın silah fabrikası havaya uçuruldu. Devrim otomobili imha edildi ve son olarak ASELSAN beyinleri ortadan kaldırıldı. Amerika’nın 36. Paralel, çekiç güç, çuval, PKK, PYD işbirliği ve Ortadoğudaki Amerikan patentli Taliban, El Kaide ve İŞİD adlı terör örgütleriyle yaptıkları ve Türkiye’ye ne tür oyunlar oynadığı, aldatma ve uyutma politikaları ile nerelere varıldığını görmeyen kalmadı. Amerikalı eski asker aktivistKennethO Keefe şöyle diyor; “Bölgede kukla olmayan hiçbir rejim tolere edilmeyecektir. El-Kaide bizim küçük ortağımızdır. Bu gezegendeki en büyük teröristlerdir. CIA oluşumundan başka bir şey değildir. El Kaide ne ise, İŞİD ve El Nusra’da odur.  Bunları biz silahlandırıyoruz. Bunlar batının emrindeki ruh hastalarıdır. Mezhep ve etnik ayaklanmalar çıkarmak bu menünün ve büyük İsrail’in tasarlanmasının bir parçasıdır”.

  

Peki biz; Irak’ın kuzeyi, Körfez savaşı, Arap baharı, Kobani ve Rojova politikalarında hep Amerika’nın ekmeğine yağ sürmedik mi? Halen de sürüyoruz. Kürt açılımı yerine PKK açılımı yaptık ve kendi topraklarımızda bir yılda bin şehit verdik. Ne sönmez Kandil’miş ki, dünyanın tüm gazetecileri teröristlerle burada piknik yaparken, TSK’leri buraya halen elli bin kişilik ordusu ile bir harekat düzenleyerek bu kandili söndüremedi. Bataklık kurutulmadıkça da kayıplarımız devam edecektir.
    

 

Rusların uçağını düşürerek, hem Amerika’nın oyununa geldik, hem Rus’un bombaladığı Bayır Bucak Türklerinin hakkını koruyamadık. Hem de yeni bir Kürdistan oluşumunu seyrettik. Uçağı özgür irademizle mi düşürdük, NATO toprakları tehdit altına girmiştir bahanesi ile mi düşürtüldü, ya da Rusya bir takım bahaneleri için uçağını bilerek mi düşürttü? Şimdi Rusya Tüm Suriye hava alanlarını kullandığı gibi İran hava alanlarını da kullanmaya başladı. Suriye’ye olduğu gibi İran’a da S 400 füzelerini yerleştirdi. Amerikan uçakları İncirlikten kalkarak rahatça uçabilmekte iken, Türk uçakları burnunu bile uzatamadı. Şimdi bir yıl sonra Rusya ile yakınlaşılırken, 6 yıl sonra da Suriye ile işbirliğinden bahsediliyor.  Her şeyde çok geç kalmadık mı? Halbuki başlangıçta bizim Suriye ve İran’la birlikte hareket etmemiz gerekmiyormuydu? Uluslararası siyaset, uluslararası çıkarlar ve strateji özel bir bilim alanıdır. Bilmezsen büyük zarara uğrarsın. Biz bunu yıllardır yazıyoruz. “Acaba Amerika bizi kandırıyor mu? ” başlıklı çalışmalarımız var. Fakat görüyoruz ki biz bunları boşa yazmışız, aldıran yok. 

   

    

Herkesin kendine göre bir “Yeni Dünya Düzeni” vardır. Her düzenin de ayrı bir kurtlar sofrası mevcuttur. Dikkat etmek lazım. Uluslararası asker ve sivil siyaset uzmanı adamlarımız Türk devletinin yüksek çıkarlarını iyi değerlendirmelidir. Bundan 90 yıl önce Türkiye şeyhler, dervişler, müridler, tekkeler, hurafeler  sisteminin zararlarını ortaya koymuş, çağdaş modern bir sistem içinde medeni ülkelerin üzerine çıkmayı hedeflemişti. Şimdi aynı günlere dönmedikmi? Yüce Allah’ımız, Yüce Peygamberimiz ve ona indirilen Kur’an bu insanlara yetmedikçe ve de din eğitimi devletin kontrolünden kişilerin kontrolüne geçtikçe; bugün Fettullah, yarın ibadullah, öbür gün bir başkası milletimizin başına bela edilecektir. 
Onun içindir ki bu millet,Allah’la aldatanların ve din tacirlerinin elinden kurtarılarak, insani değerlerin, güzel ahlakın ve hoşgörünün benimsendiği sade ve samimi Müslümanlar olarak, ayırımcılık gütmeden, bölmeden vatan ve millet sevgisi ile eğitilmelidir.

Selam, sevgi ve saygılarımla.

Advert