Prof. Dr. İbrahim Öztek Koşuyolu gönüllülerine misafiri oldu

Prof. Dr. İbrahim Öztek, 18 Ocak Çarşamba günü Kadıköy Belediyesi Koşuyolu Gönüllüler Evi üyesi üyelere Kanser ve Korunma Yolları konulu bir konferans verdi. Koşuyolu Gönüllüler Evi Başkanı Birgül Tetik, yardımcıları Kadriye Dursun, Olcay Akçer ve yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu konferansı kırk kadar üye izledi.

Prof. Dr. İbrahim Öztek, Kanseri; İnsan organizmasındaki bir tek hücrenin organizmada mevcut düzene isyanla, bağımsızlığını ilan ederek kendine uydurduğu diğer hücrelerle düzeni yok etmeye yönelik anarşik bir hareket olarak tarif etti. Bu ararşik çoğalmaya neden olan faktörler ortadan kalksa bile bu çoğalma sürecektir. İsyanın zamanında ve erken farkedilmesi, isyana karşı tıbbi, çerrahi, onkolojik, immünolojik (bağışıklık sistemi) ve Psikolojik savaş araçları ile müdahele, isyanı bastıracaktır dedi.

Organlara göre kanser oluşumundaki bulguları şöyle sıraladı:
*Ciltte geçmeyen kızarıklık veya yaralar (cilt), 
*Baş ağrısı ve baş dönmesi ile birlikte  dengesizlik hali (beyin)
*Uzun süren ses kısıklığı (gırtlak),
*Öksürük, kanlı balgam, göğüs ağrısı, nefes darlığı, yan ağrısı (akciğer)
*Boğazda yanma, yutkunma zorluğu, hazımsızlık (yemek borusu, mide)
* Makattan kan gelmesi, dışkılama şeklinde ve alışkanlıklarında değişiklik,
  karında şişlik,  ağrı (barsak) 
*Sarılık, kan değerlerinde değişiklikler, karaciğerin büyümesi, ağrı (karaciğer)
*Hazımsızlık, iştahsızlık, karın ağrısı, sulu ishal, sarılık (pankreas)
*Yumurtalıkta/testislerde herhangi bir şişlik veya kitle, boyutlarının değişmesi,   
  asimetri, kanama (erkek yumurtalığı)
*Gece idrara kalkma, sık işeme, kanlı işeme, kasık  alt karın ve bel altında ağrı   
  (prostat)
* Meme ucundan (kanlı) akıntı gelmesi, memede sertlik, memede kitle, meme  cildinde büzüşme ve çekilmeler (meme)
* Anormal kanamalar ve akıntılar (rahim)
*Karında şişlik, ağrı, kanama, hormonal değişiklikler (kadın yumurtalığı)
*Belde ağrı, kanlı işeme, erken kemik metastazları (böbrek)
*Kanlı işeme, ateşlenme (idrar kesesi)

Kanserin organizmaya etkileri ve ölüm nedenleri:
Beyinde; yüksek basınç, yine beyinde ve diğer yerlerde; kanama,     
Nekroz, ağır iltihap, organlarda beslenme bozukluğu, barsak tıkanıklığı,  
kansızlık, geniş apseler, solunum yollarının tıkanmaları, damar tıkanıklığı
Öztek 200 kadar slayt eşliğinde konuşmasına şöyle devam etti:
Günümüzde kanser, halen en önemli hastalık özelliğini sürdürdüğü gibi hastaları yıllarca etkisi altında tutan, çevresine hüzün ve elem veren, maddi ve manevi yıkıma neden olan, aile ve ülke ekonomisini ilgilendiren, ölümü de yürekler acısı sahneler oluşturan bir sağlık sorunudur. 
Kanser oluşumunda dış ve insan bünyesinde oluşun iç etkenler rol oynar. Dış etkenler; fiziksel, kimyasal ve bakteri virüs parazit gibi canlı etkenlerdir. İç etkenler ise: Hormonal, kalıtımla veya bağışık sistemi ile ilgili etkenlerdir. Bu etkenler hücrenin DNA’sını değiştirerek harekete geçirir. Engelleyebileceğimiz dış etkenleri engellemek yerine özellikle kendimiz üretiyoruz ve Dünyamızı kendi elimizle yok ediyoruz.
    

Örneğin sigara ve alkol, insanda her çeşit hastalığın nedenidir. Yalnız yurdumuzda sigaranın sebep olduğu kanser, damar sertliği ve kalp hastalıklarından yılda tam iki yüz bin insanımız hayatını kaybetmektedir. İleri teknoloji ve sanayinin yol açtığı atmosfer ve doğa kirliliği bizi kanserojen bir ortamda yaşamaya mahkum etmektedir. Teknolojiyi yanlış kullanmaktan, bacalara gerekli filtreleri takmamaktan dolayı Yatağan termik santrali veya Dilovası fabrikaları yıllarca çevresine ölüm saçmıştır. Denizlerimize, göllerimize ulaşan fabrika atıkları buradaki ekolojik dengeleri bozmuş, hayat bırakmamıştır. Çernobil felaketi yurdumuzda da binlerce sakat doğuma neden olmuştur. Biz istediğimiz kadar nükleer santrale karşı olalım, ilkel teknoloji ile halen çalışmakta olan burnumuzun dibindeki Ermenistan Metzamor ve Bulgaristan Kozloduy nükleer santrallerinin nükleer sızıntısı ülkemiz atmosferini oluşturmaktadır. Karışan kimyasal, kanserojen atıklarla Menderes nehri kırmızı, Ergene nehri siyah akmaktadır. Peki bunların suladığı verimliliği tükenmiş ovalarımızdaki ürünlerin insan organizmasında yapacağı tahribatın korkunçluğunu düşünebiliyormusunuz? 
    

1991 ve sonrası Irak Körfez savaşında bombalanan petrol kuyuları ile 2010 yılında Meksika körfezinde patlayan BP petrol kuyularından atmosfere yayılan zehirli gazlar, yine 2010 yılında Macarıstan’da  Tuna kenarında  patlayan boksit atık depoları hep kendi elimizle hazırladığımız felaketimiz değil mi? 
    

O hale geldik ki, içtiğimiz sular ve topraklar şürekli kanserojen maddelerle kirletilmekte olduğundan yediğimiz ve içtiğimiz her şey kanser etkisi göstermektedir. Türkiye’nin toprağı çöl olmakla kalmıyor, aynı zamanda zehirleniyor, genetiği değiştiriliyor. Diğer yandan atmosferi ise fiziksel, madensel ve kimyasal ağır kanserojen atmosfere dönüşüyor.

Sanayileşelim, nükleer enerjiden yararlanalım fakat kanserleşmeyelim. Ağır sanayi ve nükleeri çevreyi kirletmeyecek, çevreye ve insana zarar vermeyecek önlemler çerçevesinde,modern teknolojik usullerle kullanalım. Tohumlarımızın ve ürünlerimizin genetiğini  değiştirirsek insanımızın da genetiğini değiştirmiş, insanımızı insan olmaktan çıkarmış oluruz. 

Advert