Dün bu sayfalardan Şenol Güneş için ‘yarım bıraktığı işi tamamlamalı’ diye yazmıştık…
Hoca bizi duymuş olmalı ki, ‘yarım bıraktığı iş’! Beşiktaş’ta devammış meğer!
Oysa,
Türk futbolunun sembol ismi Şenol Güneş’in bu aşamadan sonra Trabzonspor sayfasını açması gerekmezmiydi?
Yakından tanıyanlar biraz eleştirdi.
Aslında paldır küldür Beşiktaş’a attığı imza tipik bir Şenol Güneş taktiği idi;
Bu ne demekti!
Şöyle idi:
‘Ben artık kariyer olarak yaş olarak futbol adamlığı adına zirvedeyim, teklif olması olağan. En başta şehrimin Trabzon’dan bana teklif gelmemesi enteresan olur; ben bunu sezgiliyorum, acele edin’!
Yoksa durduk yerde,
Daha şampiyonluğun tadını çıkarmamışken,
Gidiyor mu? tartışmaları neyin nesidir?
Ha, milli takım derseniz onu bilemem saygı duyulur!
Ve fakat Fatih Terim o maaşla o sözleşme ile alıp ceketini gidermi!
O başka bir parantez!
Gelelim…
Şenol Güneş’in imza olayına.
Acele etti
Bizce Sayın Güneş,
Dün de yazdık,
Trabzon’da temiz bir sayfa açmalıydı,
Yine dedik ki
Kırgın, kızgın, küskün olabilir
Ne ki işte büyüklük budur..
Herşeyi bi kenara bırakıp
Trabzonspor’a olan manevi borcunu ödemeliydi, Şenol Güneş.
Hiçbir şey yoksa,
Adının verildiği kompleksin aşkına…
Bunu yapmalıydı.
Ne düşündü bilemeyiz.
Zira gelen 2+1 sözleşme imzası
Beşiktaş kulübünün duyurusu bizi fazlasıyla şaşırttı,
Kardeşim!
Sana ne Şenol Güneş’in tercihinden derseniz,
Beklenilen şuydu!
Trabzonspor benim için bitmiştir.
Dedi mi?
Yok. Öyleyse,
Beklenti olması doğal değil mi?
Güneş’in bu algıyı hemde bir öğretmen olarak analiz edememesi düşünülebilir mi?
Yada gerçekten çekindiği nokta ne idi,
Bu noktada iken, zirvede iken Şenol Güneş’e Trabzon’da kimse itirazda edemezdi,
Neyse takdir etti,
Şenol Güneş gitti..
Trabzonspor’un bir yarısını eksik, yarım, öksüz bıraktı…
Eğer herşey Beşiktaş demekse…
İşin özeti bu…
