Türkiye hayvancılığında tehlike çanları çalıyor. Hayvancılıkta ithalata bağımlılık giderek artarken, yerli sığır ırklarının sayısı tarihte ilk kez 1 milyonun altına düştü.
1991 yılında 6 milyon 685 bin 683 baş olan yerli sığır sayısı, 2024 yılında 941 bine kadar geriledi. Bu durum, hayvancılıkta biyoçeşitlilik ve hastalıklara karşı direnç açısından ciddi riskleri de beraberinde getiriyor.

33 Yılda Büyük Dönüşüm

TÜİK verilerine göre 2024 yılında Türkiye’nin toplam sığır varlığı 16 milyon 824 bin 208 başa ulaştı. Ancak bu varlığın sadece %6’sını yerli ırklar oluşturuyor.
1991 yılında toplam sığır varlığının %56’sını yerli ırklar oluştururken, günümüzde bu oran dramatik biçimde düşmüş durumda. Kültür ırklarının oranı %49’a, melez ırkların oranı ise %45’e yükseldi.

Genetik Çeşitlilik Tehlikede

Uzmanlar, bu değişimin temel nedeninin verimlilik arayışı olduğunu vurguluyor. Siyah Alaca (Holstein), Simmental, Esmer ve Jersey gibi yüksek verimli ırkların tercih edilmesi, Yerli Kara, Boz, Doğu Anadolu Kırmızısı gibi ırkların gerilemesine neden oldu.
Ancak bu durum, genetik çeşitliliğin azalmasına ve yerli ırkların yok olma tehlikesine yol açıyor.

Verim Arttı, Risk Büyüdü

1991’de 8,6 milyon ton olan süt üretimi 2024’te 21 milyon tona, ortalama karkas ağırlığı da 143 kg’dan 292 kg’a yükseldi.
Uzmanlara göre bu artışa rağmen, yerli ırkların azalması uzun vadede iklim değişikliği ve hastalık direnci açısından risk taşıyor.

Uzmanlardan Uyarı

Tarım sektörü temsilcileri, yerli ırkların gen havuzunun korunması ve sayısının artırılması için acil eylem planı hazırlanması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye’nin gelecekteki gıda güvenliği ve hayvancılık politikalarının, verim artışıyla genetik çeşitliliğin korunması arasında doğru dengeyi kurmasına bağlı olacağı ifade ediliyor.

 

Advert