Türk edebiyatının ve eğitim tarihinin unutulmaz isimlerinden Fakir Baykurt’un çocukluk yıllarına dair anısı, sadece bir çay hikâyesi değil; aynı zamanda bir eğitim manifestosu niteliğinde.
1929 yılında Burdur'da doğan ve asıl adı Tahir olan Fakir Baykurt’un, çayla ilk tanışması henüz küçük bir çocukken evlerinin önüne açılan kahve sayesinde oldu. Günlerden bir gün çay isteyen küçük Tahir, gelen sıcak çayı bir an önce içmek isterken ağzını yakar ve bardağı yere atar. O an annesinden gelecek bir tokadı beklerken, annesi ikinci bir çay daha ister. Yıllar sonra neden tokat atmadığını soran oğluna, cevabını öğretmenlik yaptığı köyde, kendi öğrencilerini ders anlatırken izledikten sonra verir:
“Eğer o gün sana kızsaydım, içindeki aslan küserdi. Dövseydim, o aslan ölürdü! Böyle öğretmen olamazdın.”
1948 yılında Gönen Köy Enstitüsü’nden mezun olan ve yıllarca Anadolu’nun dört bir yanında öğretmenlik yapan Baykurt’un bu anısı, çocukların iç dünyasına yapılan her müdahalenin geleceği nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.
Gündoğumu Gazetesi
www.gundogumu.com