Saygı ÖZTÜRK - Sözcü
Güneydoğu'da birden çok ili ilgilendiren terör nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir bütün olarak görevlendirilmesinin yolunu açan yasa tasarısı, önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu'na gelecek. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, terörü sıfırlayan askeri başarılı bulmuyor, “Teröristler eylem yapmıyordu, o yüzden az şehit verdik” diyor.Genelkurmay Başkanlığı, terörle mücadele eden komutanların sivil mahkemelerde yargılanmalarına yıllarca seyirci kaldı. Dahası AKP döneminde emekli Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları da yargılandı. “gizli tanık”, “itirafçı” yalanlarıyla kahramanca görev yapanlara, terörle mücadele ettikleri için “vatan haini” gözüyle bakıldı.HULUSİ PAŞA'YI DA İLGİLENDİRİYORMilli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın, “Askerin şehit vermemek için operasyona çıkmadığı zamanları da biliyoruz” sözlerine, birkaç emekli general dışında ses veren de olmadı. Eğer o sözleri bir CHP'li söylemiş olsaydı anında cevap yetiştirildi. Bugün komuta kademesinde bulunanların önemli bir bölümü o günlerde Güneydoğu'daydı. Örneğin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da 1998-2000 yıllarında Tunceli-Hozat İç Güvenlik Komutanlığı görevindeydi. Bu durumda o açıklama Hulusi Paşa'yı da ilgilendiriyor. Dolayısıyla bakan, bütün komutanları zan altında bıraktı.Fikri Işık'ın o tarihlerde görev yapan komutanlara bir suçlaması daha var. Bakan “Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesinden sonra uzun bir süre örgüt eylem yapmadığı için şehit sayımız da az oldu. Bunu, o dönemde terörle mücadelenin başarısı olarak görmemek gerekir” diyor. Peki, bakanın dedikleri doğru mu? Asker şehit vermemek için operasyona çıkmıyor mu? Çıkmayan birlikler, bu emri veren komutanlar kim? 2002 öncesi şehit sayımızın az olmasını bakan niçin başarısızlık olarak görüyor?Bakana bu bilgileri de kuşkusuz bazı komutanlar vermiştir. O zaman bu iddiaları Genelkurmay Başkanlığı araştırmayacak mı? Yoksa terfi döneminde “rütbe” elde etmek için yine ayak oyunları mı başladı? Bunlar, gözbebeğimiz olan kuruluşu yıpratmaktan başka bir şeye yaramıyor.İLK KEZ GİREN HÜKÜMLERTürk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nda, uzman çavuşundan astsubayına, subayına kadar tüm askeri personeli yakından ilgilendiren önemli hükümler var. En küçük suçlarda bile asker, aylarca cezaevinde yatma durumuyla karşı karşıya kalacak. Konuyu biraz açalım:– “Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması” siviller için her türlü suça verilen ceza için uygulanırken askeri suçları kapsamıyordu. Anayasa Mahkemesi, “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı buldu ve 17 Ocak 2013 tarihinde iptal etti. Bu kararı askerler “devrim” diye niteledi. Böylece cürüm işleyen askerin de hapis yatmadan ailesinin düzeni bozulmadan mesleklerini sürdürmeleri sağlandı. Yeni tasarı ise askeri bir suçtan dolayı 6 ay ve daha fazla süreli hapis cezası alındığında ilk suçları olsa bile hapis yatılmasını öngörüyor.– Şu anda görev yapan askerleri ileride en çok etkileyecek hükümlerden birisi de “Birliğin muharebe hazırlığını veya etkinliğini zafiyete uğratması ya da büyük bir zarar meydana getirmesi” maddesi olacak. Bu, ilk kez askeri ceza hukukuna giriyor. Birliklerdeki personelin süre şartına bakılmaksızın yani 1 gün bile hüküm giyilse hapis yatırılacağıdır. Güneydoğu'da görev yapan neredeyse tüm birlikler bu kanun kapsamına sokuluyor. Güneydoğu'da görevli askerler tasarı yasalaştıktan sonra en basit hatalarında bile hapis yatacak.KALMAK İSTEMEYENLERTürk Silahlı Kuvvetleri'nde, zorunlu hizmet gerekçe gösterilip istifa etmek isteyene istifa hakkı tanınmıyor. Büyük emek ve masraflarla yetiştirilen Silahlı Kuvvetler mensupları arasında zorunlu hizmeti tamamlayıp ayrılanların sayısının da hayli yüksek olduğu belirtiliyor.Bazılarının kendilerini attırmak amacıyla 18 disiplin puanını doldurabilmek için bilerek suç işlediği de sıkça söyleniyor. Bu, Silahlı Kuvvetlerimiz'in çok bilinmeyen bir durumudur. Kalmak istemeyeni zorla durdurmak yerine tazminatlarını ödeme koşuluyla ayrılmalarını sağlamak, silahlı kuvvetlerimizin daha motive personelle daha etkin görevler sağlaması daha uygun olmaz mı?Güneydoğu'da yaşanan olaylarla mücadele yıllardır “yönetim usulleri”ne göre yapılmıyor. Terör iyice azdıktan sonra bazı yasal değişiklikler yoluna gidiliyor. Bunda da hayli geç kalındığını hükümet yetkilileri biliyor. Bazı düzenlemeleri yapmak için bu kadar şehit verilmesi mi gerekiyordu?