Şehirde bir sessizlik var. Şehir de bir umursamazlık..
Bakmayınız siz herkes seçim için harıl harıl çalışıyor olmasına.
Perdenin arkasında, çok şey var görülemeyen
Umutsuzluk demeyelim de biz buna, moralsizlik kenarına kenarına vuruyor yaşamın…
Romancının en babası da gelse Gümüşhane üzerine bir kitap yazsa,
Yarın tüm sayfaları yırtar bir daha başlar..
Fırtına öncesi sessizlik mi diyelim biz buna
Yoksa iktidarın aman ekonomik kriz duyulmasın diye sanki sıradan bi şeymiş gibi yaptığı seçim havasına mı dikkat çekelim..
Ya muhalefet?
Onlar meclis üyeliği, en baba yerlerde kendi adaylarını çıkarma telaşında..
Genç üniversite öğrencisinin neden pencereden atlayarak intihar ettiğini bu şehirde sorgulayan var mı?
O genç yaşta neden canına kıymak istedi?
Gazetelerde tek sütun..
Allah rahmet eylesin..
Geçenlerde üstad Yılmaz Özdil’in yazısını okurken usta kalem bir gerçeğe not düşüyordu..
Üçüncü sayfada intihar eden, eşine darp eden, borcu olduğu için icralarla mücadele etmek zorunda kalan, canına kıyan diye başlayan haberleri sıralıyordu..
Yani bu ülkede, Gümüşhane’de neden yaşamın giderek zorlaştığına, ekonomik krizin derin mi derin gerçeğine dikkat çekiyordu.
Sahi, yazdık, yazıyoruz, yazacağız da;
Bu şehirde neler oluyor arkadaş!
Umutsuzluğa iten sebep nedir?
Altın kalpli insanların şehri Gümüşhane’de bilmediğimiz başka neler var?
Sadece günü okşayan sözcükten öte ne duyuyoruz Allah aşkına?
Yerel seçim bu kadar önemliyse bu insanların ızdırabı ne olacak?
Gülmeyen gözlerin içinin daha çok söylemediği şeyler olduğuna inanıyorum.
Bizim kocaman bir morale ihtiyacımız var
Hem de nasıl bir morale..
Bilindik sözcükleri bi kenara bırakan, herkesin üzerin de uzlaştığı sözcükleri bulup çıkarmak gerekir..
Yoksa;
Hedef 31 Mart ise inanınız bu algı 1 Nisan sonrasına da değişmeyecek, hiç bi şey bırakmayacak..