Kuvvetler ayrılığı,
Yani yürütme, yasama, yargı.
Et tırnaktan ayrılır mı?
Oysa özüne dönüp bakıldığında birbirini tamamlayan unsurlar.
Örneğin Mastra'da köy mezarlığını boşaltmaya çalışan ilgili maden şirketi eğer köylü şikayetçi olduysa yargıyla durdurulabilinir.
Sattığınız köprü otoyol'u geri almak istiyorsanız,
Yürütme yani devletin bakanı, başbakanı oradadır.
Bu millete hizmet etmek istiyorsanız bu milletin seçtiği 550 vekil Ankara'dadır.
O zaman dert nedir diye sormak gerekir?
Her şey açık bir şekilde anayasa da belirtmiş ve ortaya konmuşsa,
geriye ne kalır?
Bir zamanlar bu ülkede öylesine söylemler ayyuka çıktı ki,
Anayasanın bir kez delinmesiyle bir şey olmayacağı sözü hala kulaklarımızın içinde zınk zınk zonkluyor.
Yetmezmiş gibi, şimdi demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığının önümüzde engel olduğunu ortaya atmak apseli dişe kerpetenle vurmağa benziyor.
Konuyu biraz daha açmak isterim.
Türkiye Cumhuriyeti, seksen yıldır Cumhuriyet rejimiyle yönetiliyor,
Kuruluş temelleri bellidir
Harç karılmış, bina oluşturulmuştur.
Çok partili siyasal yaşamımız kesintilere uğrasa bile bu ülke asla demokrasisinden taviz vermemiştir.
Son on yıla bakıldığında ise tek parti iktidarının varlığı söz konusudur,
Kuruluşununn ardından bir yıl geçmeden iktidara gelen bu parti, Türkiyeyi 10 yıldır yönetmektedir.
Türk demokrasi tarihinde bir ilk olan bu görüntünün ardından söylenecek tek söz hala istediklerinizi yapamamaktan mı söz ediyorsunuz olmalıdır.
Yada bir başka deyişle,
Bunun adı, gündem saptırmak ve olayın mecraasını farklı boyutlara taşımaktır.
Daha kısası,
Siz hizmet ederken denetlenmesin,
Siz çalışırken görülmesin,
Yaptığınız her eylem doğru kabul edilsin midir?
Devletin bekaası bu sözlerle yeniden bir tartışmaya açılsın
Sizce kabul görür mü?
Hiç merak etmeyiniz
Türk demokrasi tarihine çok talihsiz bir şekilde düşmüş olan bu tartışma çok ama çok malum çevrelerce de 'aman ne güzel söyledi' şeklinde pek yakında ifade edilecek ve medya da yer alacaktır.
Ve böylece rejim tartışmaya açılacaktır.
Türkiye gerçekten çok büyük bir büyük dönüşüm yaşıyor. Yaşanan gelişmelere bakıldığında sonu nereye doğru diyede düşünmüyor değil insan.
Öyle ki,
Dün anayasa bir kez delinmekle bir şey olunmaz deniyordu, şimdi yürütme yargı ve yasamanın bürokrasinin engellerinden dem vuruluyor.
Yazık bu memlekete...