Söze nasıl başlayalım yâda nasıl izah edelim? Bir ülkenin kalkınmasında, ileriye taşınabilmesinde en önemli etkenlerden bir tanesi de sağlık sektörüdür.
*
İnsan var olduğu günden bugüne yaşamsal bir etken olarak sağlık, her daim kendisini belli etmiş, önemini ortaya koymuştur.
*
Kimi zaman bir kuru öksürüğün korkusuyla çalınan hastane kapısı, kimi zaman bir ameliyat masasına değin uzanan tedavi sürecinin içerisinde sağlık sektörü başat oynamıştır.
*
Sağlık deyince aklımıza gelen ilk sözcük ise doktor (lar) dur. Onlar birer emekçi, insanlık tarihinin inci taneleri gibidir. Ruhen ve bedenen tıbben ve ilmen ortaya koydukları karşılıksız hizmetlerle doktorlar, bir insana hatta sınıflandırmadan bir canlıya hayat veren en önemli varlıklarımız arasında yerini almıştır.
*
Doktorların hele geçen şu iki yıl içerisinde (pandemi süreci) diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte ortaya koyduğu karşılıksız ve takdire şayan hizmet aşkları her türlü övgünün üzerinde karşılığı bulunmayan bir hazine değerindedir. Çünkü onlar o müthiş ve amansız salgın günlerinde canları pahasına zaman zaman meslektaşlarını, arkadaşlarını, en yakın bildiklerini de kurban vererek acılarını içlerine atarak hizmet vermeyi sürdürmüşlerdir.
*
Doktorların bu bakımdan verdiği hizmetlerin, aldıkları sorumlulukların önemi omuzlarındaki ağır yükün şiddetini daha da artırmaktadır.
*
Ben bir sade vatandaş olarak bu bakımdan doktorların toplumda çok daha saygın bir yerde durduğuna öyle bilinmesinde hepimiz adına büyük yarar olacağını düşünmekteyim.
*
Bugün uygarlık dünyasının en merkezi konumunda bulunan toplumların, el üzerinde tuttuğu tüm değerlerin ortak paydasında doktorların ilk sıralarda yer aldığı göz önünde bulundurulursa bu tespit çok daha iyi anlaşılacaktır umarız.
*
Bakınız, insanlığın ilk çağlarında Mısır piramitleri içerisinde mumyalanmış kral üzerinde, dünya savaşlarına, imparatorlukların devamında kralların yanı başında yer alan o dönemki adı (hekim), doktorun, doktorların tarihsel varlığı bile acımasızca eleştirmelerinden imtina etmeye yeter de artar bile!
*
Bunları niçin söylüyoruz?
Netice de hayat verdikleri yukarıda da izah ettiğimiz candır, bir bedene verilen hayattır, doktorların yeri bambaşkadır.
*
Dahasını da ifade edelim mi?
Şanlı tarihimizin altın harflerle yazıldığı Çanakkale'de şehit olan tıbbiye ordusunu düşünmekte fayda vardır..!
*
Çanakkale’de, Türk Askerine bile ‘Aman Abdurrahman Çavuş! Gavur mavur demeyin beni de sizinle birlikte gömün’ diyecek kadar insanlık tarihine geçecek sevgi ve saygının, inanç farklılıklarına rağmen meslek aşkının sarsılmaz tanımı da elbette doktorlardır.
*
Örneğin Mustafa Kemal'e Sivas'ta kafa tutan Kara Hikmet… Meselesini hatırlayanınız var mı bilmem!
*
Ulusal kurtuluş savaşına hayat veren Tıbbiyeli Hikmet’i kim unutabilir ki? Gerisini varın sizler düşününüz.
*
En basit tabirle ayağa batan dikenin acısıyla soluğu yanında aldığımız doktorların, sağlıkçıların da güvenliğini sağlamak bu ülkenin temel görevleri arasındadır.
*
Aşağılık, ruh hastası, kişiliksiz, karaktersiz kimi kendini bilmezlerin şiddetinden onları koruyun. Onlara da tıpkı mecliste yer alan milletvekilleri gibi dokunulmazlık zırhını verin.
*
Hiç birisini yapamıyorsanız,
Bu ülkenin Kurucusu, Eşsiz Komutan Devlet Adamı Asker Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz’’! Sözüne saygı duyun.
*
Bu vesileyle bir sağlıkçı eşi olarak 14 Mart Tıp Bayramını başta doktorlar ve sağlık çalışanları nezdinde kutluyor daha sağlıklı ve mutlu günlerde buluşmayı temenni ediyorum.