Gümüşhane... Taşraların huzur dolu ama dert yüklü şehri. Şikâyetler birbiriyle yarışıyor:
Gençler köylerde iş ve sosyal imkan bulamadıklarından dertli. "Burada ne yapacağız?" sorusu dilinden düşmeyen gençlik, umutlarını başka şehirlere, hatta başka ülkelere taşıyor.
İş insanları ise ulaşımdan yakınıyor. "Yollar zayıf, ulaşım yetersiz, bu şartlarda yatırım nasıl gelişsin?" diye soruyorlar. Haklılar; lojistik bir şehir için damar gibidir, çalışmazsa ekonomi de durur.
Halk ise genel bir memnuniyetsizlik içinde: "Yatırım yok, gelişim yok, geleceğimiz belirsiz."
Peki, bu şehir nasıl ayağa kalkacak?
Sürekli Şikâyet, Sürekli Bekleyiş
Her kesim feryat ediyor ama üzerine koyduğumuz ne var? Şikayetler deryasında boğulurken, çözüm için taş üstüne taş koyabiliyor muyuz? Eleştirmek kolay, çözüm üretmek zor. Ancak bu döngüyü kırmadıkça ne gençlerimiz burada kalacak, ne yatırımcı bu şehre bakacak, ne de Gümüşhane hak ettiği yere gelecek.
Çözüm Nerede?
Gümüşhane’nin düze çıkması için önce şu soruları sormalıyız:
1. Kaynaklarımızı tanıyor muyuz?
Gümüşhane’nin pestili, kömesi, madenleri, doğası... Bunlar büyük birer değer. Ama ne kadar tanıtıyoruz? Ulusal ve uluslararası alanda ne kadar duyuluyoruz?
2. Ulaşımı nasıl iyileştirebiliriz?
Karadeniz’in diğer illerine bağlanmak, lojistik hatlarımızı güçlendirmek önceliğimiz olmalı. Tren yolu projesi neden bir türlü gerçekleşmiyor? Gümüşhane bu konuda sesini yükseltmeli.
3. Gençlere umut verebiliyor muyuz?
Gençler için iş, eğitim ve sosyal alanlar yaratmalıyız. Şehirde gençlerin kendilerini geliştirebileceği, üretebileceği ortamlar yoksa, elbette terk edip giderler. Tersine göç hayal olmamalı.
4. Tarım ve hayvancılıkla nasıl kalkınabiliriz?
Topraklarımız bereketli ama doğru değerlendiremiyoruz. Yerel tarımı modern yöntemlerle desteklemeli, hayvancılığı teşvik etmeliyiz.
Küçük Adımlarla Büyük Sonuçlar
Bu meselelerin çözümü, yalnızca devletten veya yerel yönetimlerden beklenmemeli. Halk olarak, Gümüşhane’yi ayağa kaldıracak projelere destek vermek, küçük adımlarla büyük farklar yaratmak elimizde.
Bugün bir gencin köyde iş bulmasına destek olmak, bir yatırımcıya ulaşım sorununu çözmesi için fikir sunmak, yerel bir üreticinin ürününü tanıtmasına katkıda bulunmak... Bunlar küçücük adımlar gibi görünebilir, ama birlikte atıldığında büyük bir harekete dönüşebilir.
Gümüşhane’nin feryadı duyulmalı, ama bunun yanında çözümler de üretmeliyiz. Yoklar savaşı bir kenara bırakılmalı; yerine umut, üretim ve birlik savaşı başlamalı. Bu şehir ancak böyle ayağa kalkabilir.
Gümüşhane, "Yoklar Savaşı"ndan "Varlıkların Şehri"ne dönüşebilir mi? Bu bizim elimizde...