Devir teknoloji devri,
Devir dünyanın bir ucundan bir ucuna iletişim kurma zamanı.
İletişimi kurarken hem kendini hem de karşıdaki değeri, görüntüyü, kişileri, olguyu, yakalama zamanı.
Ticaret, spor, sanat, müzik aklınıza ne gelirse katın içine tarihi bir o kadar da kültürel zenginlikler..
Tanıyacaksın, tanıtacaksın..
Hepsi ama hepsi Gümüşhane adına sandıktan çıkarılacak çeyiz misali öylece bekliyor.
Gümüşhane’nin de kendine has güzellikleri var,
Hala tanıtılmamış, hala sandıktan çıkarılmak için bekleyen çeyizleri var.
Ne ki bu güzelliklerin tanıtımı için kitle iletişim araçlarının da iyi kullanılması gerekiyor.
Gümüşhane’de her zaman olduğu gibi tekdüze alışkanlıklar dışında bilinen yöntemlerin dışında ne var?.
Bir CD bastır,
Bir tanıtım günü düzenle,
Başka bi şey yok.


Baktığımızda örneğin Örümcek ormanlarını kaç il biliyor,
Tomara şelalesini kaç ilin vatandaşı gezdi,
Çakırgöl’ü, Artabel’i kaç şehrin insanı tanıyor,
Satalayı kaç kişi gördü.
Allah’tan Trabzon etiketli Zigana Dağı olmasa kimse Gümüşhane’nin hangi zenginlikleri barındırdığını bilemeyecek.
Kaldı ki Trabzon ve Gümüşhane Zigana Dağı konusunda yıllardır benim diyerek çatışır.
Şehrimize gelip gidenlere baktığımızda tanıtım bazında yeteri kadar bilgi veriliyor mu?
Gümüşhane’yi gezen kaç insan, bu şehre yine gelin diye çağrıda bulunuyor?
Bakınız bugün şehirler en kıytırık etkinliklerini bile kurdukları yerel Tv kanallarından yayınlayarak tanıtımına katkıda bulunuyorlar.
Zenginliklerini önce yurt içine sonra yurt dışına servis ediyorlar.
Geçtiğimiz günlerde izlediğim bir yerel Tv kanalında adamlar patlak hopörlerden kurulu sahneyi çevirmişler, kendi yerel Tv’sinden köy şenliği diye. 


Oysa biz gelemeyenler için festivalimizi ve adı uluslar arası olan festivali kendi Tv’mizden bırakınız yayınlamayı, bir Tv yerel kanala bile yayınlatamadık.
Yöneticiler kaynakların yetersizliğinden imkansızlığından dem vuruyor ama,
İş siyasete, kendine yontmaya gelince paralar kaynaklar oluk oluk akıyor şehre akıyor.


Ve birde çıkıp reklam yapılıyor,
‘Tarihin…en büyük.’ diye başlayan.


El oğlu arkasından yapıştırıveriyor..
‘Gümüşhane işte!’


Kimse kusura bakmasın,

Bu sebeple
Gümüşhane için örnekler çoğaltılabilinir...



Bu şehrin İnsanı mutlu değil, kendisi mutlu değil.

Neden kendi ayakları üzerinde basamıyor, kimse tartışmıyor.

Neden etkin değil kafa yormuyor!

Bir Tv kanalı yok örneğin, eksiklik görmüyor.

Finans edecek işadamı, gücü mü yok..Sanmıyorum!

Bi bakıyorsunuz en az parası kadar; 

Öyle ya eline mikrofonu alıp saatlerce konuşmayı becerebilen gücü var,

Gümüşhaneye reva görmüyor...