Birkaç iktidar yanlısı ahbabımız sohbet sırasında 13 yılda Türkiye’nin ileriye gittiğini dünkü Türkiye olmadığını (ne demekse) demeye getiren laflar etti.
*
Onları sükunetle dinledim, tartışmanın polemiğe dönüşmemesi için bu görüşe karşın düşüncelerimi sakin bir üslupla sesimi yükseltmeden anlattım.
Gerçeğin, kazın ayağının öyle olmadığından söz ettim. Tabi 13 yıllık AKP yandaşlığını bir anda kırmak kolay değildi,
Ne ki günden güne bazı konularda bazı şeyleri kanıksadıklarını görür gibiyim.
Ve fakat mücadelenin bu algıyı da kırmak için gerekliliğinden söz etmek zorundayım.
*
Malumunuz son iki haftadır terör hortladı, çözüm süreci kapatıldı, Saray’dan açıklama üstüne açıklama geldi.
Oysa daha düne kadar İmralı’nın cibinliği bile değiştirilirken, açık görüşme yaptırılırken bugünlere dönüleceği kimsenin aklına gelmemişti.
Çok uzağa gitmeye gerek yok o zaman…
*
Hafızalarımız, hafızalarınız sizi yanıltmıyorsa AKP’nin çözüm süreci altında bugüne kadar neler yaptıklarını azda olsa anımsamaya çalışalım
Malumunuz 12. Cumhurbaşkanının kardeşi sayın Abdullah Gül dindar bir cumhurbaşkanı olarak ilk resmi ziyaretlerinden bir tanesini Bitlis’e yapıyor, ‘Norşin’de çok güzel şeyler olacak’ sözleriyle bundan sonra neler olup biteceğinin de haberini veriyor, kapısını aralıyordu.
*
O zamanlar cemaat ile AKP al gülüm ver gülüm iken şimdi tü kaka olan hoca efendi 12 Eylül referandumu için mümkünse mezardan ölülerin bile kalkıp yeni anayasa değişikliği için adına yetmez ama evet denilecek cinsten destek veriyordu.
*
10. Cumhurbaşkanı Sezer’in taaa o günlerden şiddetle kabinede yer almasına çıktığı Atalay beyin (ki haklıymış) polis kolejine doldurduğu fetocu bilim adamlarıyla başlayan çözüm süreci Dolmabahçe’de sanatçı buluşmalarıyla dallanıp budaklandırılıyor, akil adamlar aylığı 50 bin TL’cıktan şov yapıyorlardı.
*
İmralıdaki zatın, Erdoğan’ı Gezi’den biz kurtardık seçimleri bizim sayemizde kazandı açıklamaları da o günlerin meşhur gazete başlıkları arasındaydı..
Yine o gün; bugün hedef gösterilen HDP’li vekiller İmralı’ya su seferi yapıyor, köşe başını tutan tellallar barış ve özgürlükten dem vuruyorlardı.
*
Bizim tuvalette tabancasını unuttuğunu sonradan anlayacak olan Karadenizli Tatar Ramazan ünvanlı meşhur İnanır bile birden bire AKP’li oluvermişti.
Daha sonra yaşanılacak türlü rezaletleri şımartılan bazı Kürt siyasetçilerin Tv’leri işgal eden küstah konuşmalarını bile anımsamak istemiyorum
Ki;
Dolmabahçe’de zabıt altına alınan o görüşmenin bugün öyle değildi böyle demeye getirilmesini de inanınız kabullenmekte zorlanıyor insan…
*
Şimdi 13 yıllık AKP iktidarı iki haftada artan terör olayları karşısında kimi çevrelere göre olası erken seçim için milliyetçi oyları alabilme adına yeniden söylem değiştirdiği ifadeleri de ortalıkta tavan yapmış durumda.
12. Cumhurunbaşı’nın İmralı görüşmelerini doğru bulmaması, Dolmabahçe görüşmesini inkâr eden açıklamaları bayram namazını daha yeni kılmasına rağmen bismillah erken seçimi hatırlatması bu iddianın en güzel örnekleri değil miydi?
*
Her türlü gogoyculuktan uzak akıllı düşünen tehlikenin farkında olan, başımıza nasıl bir çorabın örüldüğünü taa o zaman zarfında fark eden bir avuç yurtseverin nasıl linç edilmek isteniliğini de bir yere not ediniz lütfen...
Sözü uzatmadan AKP şahin kesilerek bunca olup bitenden sonra terör saldırılarının acısını çıkarmaya çalışmasını 80 milyonu tenzih ederim vatandaş Mehmet Salih Sümbül anlamaya çalışıyor.
*
Haber sayfamızın Haber Analiz Editörü Emekli Albay Hicabi Meral’in dikkat çeken ifadeleriyle hem yazıma hem de bugünkü terör ortamına dönülmesine ilişkin olarak bazı gerçekleride belirtmek isterim:
‘PKK KCK yapılanması adı altında her tarafı sarmış, belediyeden tutunda yol kesip vergi bile toplamaya başlamış. Saldırılardan sonra yakalanamayan teröristlerin durumu da enteresan. PKK bu saldırıları güpegündüz yaparken nasıl oluyorsa askerin polisin istihbaratın haberi olmuyor. Askerin polisin zaten eli kolu bağlı, Operasyon valiliğin emrinde. Rahat çalışamıyor. Bölücü örgüt adeta Doğu’da Güneydoğu’da kendine göre bir devlet yaratmış!’
Sükunetle dinlediğim AKP yandaşı ahbaplarıma bunları da izah ettim.
*
Ne dediler biliyormusunuz?
Ülke zaten 1920’den beri işgal altındaymış.
Ne diyeyim? Allah iyilinizi versin!