Haydi gel gel! diye yıl boyu yapılan çağrılar içimi ısıtır..
Tee, yurdun bir ucundan Atatürk Caddesini gösteren kamera değildir benim sevdam..
Ayak bastığım toprak kekik kokuyor mu ona bakarım…!?
**
Çünkü ben Gümüşhaneliyim! sesinden, tozundan, dar sokaklarından geçerek yoğruldum hayata dair…
Yıl, 2020 Mars’tan görüntüler paylaşılan şu zaman diliminde benim memleketimde hala neler oluyor diye kulak kabartmak isteyen yok mu?
Ey Gümüşhaneliler buraya bakınız, anlatılanlar bi parça olsun amanın bana ne demeyenleri de yakından ilgilendiriyor..
*
Sorularla başlamak gerekir bu şehrin hikâyesine,
Mesela Salıpazarı’na inen köylünün cebinde mangır var mı, yok mu? Ona bakmak gerekir.
Neticede o haftanın hayali ile indiği Gümüşhane’ye bir mintan, bir terlik birde iki metre kumaş hayali ile gezmesini de istemem.
*
Bir de yaz olunca sılayı rahim çağrısına ‘gelin gelin’! diye bize mesaj gönderen büyükler!
Sahi gelip göreceğim şeyleri bu şehirde dünden daha iyi olan ne var diye sorarlar diye endişelendiniz mi?
Ne o? Pestil, köme, kuşburnu hikâyesinden aman da aman masalından hiç bıkmadınız mı?
Acaba olmasa Gümüşhane teselliyi nerede bulacak?
Yoksa mahvedip koca dev binalar yapılan elma bahçelerinin hikâyesinde mi?
*
Nasıl olsa Gümüşhane’yi yere göğe sığdıramayanlar için değişen bi şey yok,
Yıllarca dilde tüy biterek anlatılanlardan roman çıkar da farkında değil, rahatız yahu herkes bi tarafından bakıp kaderine terk edilmiş gibi duruyor şehir farkında değil.
*
Bu şehrin hayallerinden mahrum bırakıldığına şahitlik etmek isterim,
Daha içme suyunu çözemedi,
AVM sevdasına otogar gitti..
Hastane dağın tepesinde öylece bize bakıp duruyor,
Bi Süleymaniye var her gelen eli öpülesi devletlimiz yapılacak deyip dilimize bi parça şekerden sonra kimse bi kez daha geriye dönüp bakmıyor.
Göç bel büküyor, işsizlik yok artık dedirtecek noktada.
Fabrika yok, iş sahası yok
Tarım ve hayvancılık can çekişiyor.
*
Oysa Gümüşhane’nin sevilecek o kadar çok yanı var ki!
Çapa sallayan el çoktu, bıraktık.
Türküler coşa gelmişti hüzünlendik.
Çiçeğinin kokusu rüzgara esmese bile duyulurdu şimdi boynu bükük..
Harşit ağlayarak akıyor..
İki caddeye sıkışmış şehrin kaderi de bizim geleceğimize dair bir pranga gibi sıkıldıkça sıkılıyor.
Bunca sorun varken dert ne peki,
Gümüşhane’de bugün tartışılan nedir peki!
*
Gerçekten bu soruyu sormak gerekir hep birlikte..
Vallahi aydın göçünü durduramadı Gümüşhane
Türkiye’nin her tarafına adını mıh gibi çakan Gümüşhanelilere geri dönüşte hiç sinyal vermediler sadece otuz kırk yıl önce terk ettikleri topraklara ‘seviyorum’ diyerek yalın bir tepki verdiler hepsi o kadar..
*
Oysa tartışmalıyız;
Gümüşhane’yi, Gümüşhane’dekiler kadar bizimde yönetmeye hakkımız yok mu?
Sokakların dili, caddelerin soluğu, yolların hüznünü bir dinleseniz..
Hep güzel, hep mükemmel göstererek halının altına süpürülen sorunları gizlemek nereye kadar?
Gümüşhaneli artık daha iyi düşünmek zorunda..
*
Hakikaten kendi değerlerini yücelterek sadece şu küçük mışlardan muşlardan kurtularak sağlıklı düşünerek ve artık daha fazla zaman kaybetmeyerek bi yerden başlamak zorunda..
*
Eğer bu şehri seviyorsa,
Bu şehri gerçekten düşünüyorsa,
Yoksa temcit pilavı gibi aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp konuşmanın kime ne yararı olabilir ki..