Derdi olmayan, gelen bakanlarımızı bağrına basan Gümüşhaneliler,
Sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum…
İyisiniz inşallah.
Oh, oh dert yok, sıkıntı yok.
Sorun, sorun hal hatırı,
Suyundan da banın iyi mi?
Ne olacak sizin bu haliniz,
Bu vurdumduymaz tavrınız,
Her gelen geçen sizin ağzınıza bir parmak balı çalar,
Siz de teşekkür edersiniz.
Sayın bakanım Bayraktar’dan sonra, sayın bakanım Kılıç’ta Gümüşhane’yi gördü.
Yediği içtiği helal olsun da,
Bize diyeceği bir şey yok mu?
Okudum söylediklerini,
Satır satır, harf harf.
Gümüşhane burası,
Ahırdaki hayvanının önüne koyamadığı samanın derdine olan Gümüşhaneli nede iyi anlar 12 Eylül darbesinden,
Evine iki ekmek götüremeyen Arzululu, Kovlu, Salyazılı, Pirahmetli ne de eleştirir 27 Nisan’ı,
Tabağına darbe doğruyor çünkü,
Kaşığında ise Myanmar var.
İşi gücü bıraktı Gümüşhane!
Filistin’i, Gazzeyi düşünüyor.
İyi güzel de hatırlar.
Vallahi bravo..
Bir güzel tiyatrodur gidiyor
Gelenlerin yüzlerinde gülümseme eksik olmuyor.
Ama nedense giderken bizimkilerin yüzü gülmüyor.
Bir sor hele!
Neden?
Çünkü günlerdir seni bekliyor?
Seni umut ediyor?
Kestiğin yurdun kurdelesinden karnının doymayacağını biliyor da ondan,
İş istiyor, gelecek bekliyor.
Sen 2071’i hedef gösteriyorsun.
Ölme eşeğim ölme!
Ey Gümüşhane,
İşte budur size anlatacaklarım,
Biliyorum,
Yine bana kızacaklar,
Ankarayı ayağınıza getirdik! daha ne istiyorsunuz diyecekler,
Ben tek bir soru soracağım?
Yıllardır toprağı kazdık, ekini ektik, çapaladık, suladık,
Her hasat zamanı torba dolacak diye bekledik.
Hani nerede?
Gördük ki,
Umut, fakirin ekmeği,
Bol bol vaat ediyorlar.
Sen rahat ol Gümüşhane'm,
Onlardan kendilerinde çok var.