O seçkinliğini her zaman korudu,
 Öyledir de sen bilmezsin.
 İlk kez görüyormuş gibi kimi zaman sıkıcı olabilir.
 Oysa temelden yukarıya edindiği koca bir meşaledir elinde tuttuğu.
 *
 Susarken bile ne demek istediğini anlıyorsunuz sanki..
 Gözlerinin içinin parlaması ne demek bilir misiniz?
 İşte öyle.
 *
 Bazen nasıl tepki vereceğini sezinlemezsiniz bile,
 Öyle yılışık güldüğünü görmek mümkün de değil.
 Korkuyu, korkarak aşanlardan da nefret ederdi,
 O, altı okka yüreğiyle abideydi sanki,
 Her zaman söylediği tek şey; yıldızlarlardı hayali.
 *
 Şöyle geriye dönüp baktım,
 Ne çabuk geçmiş zaman,
 O da eminim geriye dönük bakmıştır bir zaman..!
 Hiç lekesiz bir yaşamın biriktirdikleri ile övünür daima her defasında.
 *
 Çünkü biriktirdiği tek şey insanlıktı,
 Gönlünün güzelliklerini şeref sahnesinin en üzerinde aşırırdı bıkmadan.
 *
 Günümüzde de böyledir alışkanlıklarımız,
 Adam olana can kurbandır yüreğin derinliklerinde.
 Usul usul bırakıp gitmenin bir tarifi yok, açıklamadan kaçışın da öyle…
 *
 Oldum olası hep iyilikle yarışanları takdir etmişizdir.
 Bileğinin hakkıyla hiç kıvırmadan bildiği yolda dümdüz gidenleri gördüğümde;
 Yüzü güleç, papatya tarlasında koşup gelenlerdendir onlar, güneş yüzlü insanlardır, insanlıktan nasibini almış yaratılmışlardır.
 *
 Birde içten pazarlıklar var, onların suyu nereye akar bilinmez,
 Gülerken neler düşündüğünü hesap edemezsiniz,
 Çayının demi olmadığı gibi kahvesinin muhabbeti de olmaz..
 Lokması takılır kalır boğazına tat vermez.
 *
 Ben en çok sahnede olanları alkışlarım,
 Ne varsa o coşkuda var ve ne görmek istiyorsanız artık saklayamayacak eğrisi doğrusu ortaya çıkacaktır,
 Çünkü yalan söyleyemeyecek,
 Gülerken kaçamayacak,
 Gözünün içine bakarken konuşamayacaktır…
 *
 Tıpkı şiddetli rüzgâra dayanamayan yaprak gibi savrulacaktır her bir yüz bir o yana bir bu yana.
 *
 Söyle! öyleyse şimdi;
 Sahnedekileri mi alkışlamak kolay,
 Yoksa izleyenleri mi?