Memlekette tabela çok, ama işler ne âlemde? Hani derler ya “tabela var mı, var!” İşte bizim dernekçilik de tam böyle. Üzerindeki ibareleri okusanız sanırsınız bir devlet konsolosluğu!
“X Köyü Dayanışma ve Kaynaşma Derneği, Kalkınma, Kültür ve Bilmem Ne Araştırma Vakfı” diye uzayıp gider. Tabelada yer olsa tarih yazacaklar, ama icraata gelince koca bir sıfır.

Konsolosluk Değil, Dernek!

Eğer bir tabelanın uzunluğuyla işler yürüseydi, memleketimiz dünyanın en kalkınmış yerlerinden biri olurdu. Ama iş öyle değil! Masa var, sandalye var, belki bir çaydanlık kaynıyor, ama “hadi bakalım ne yaptık?” diye sorunca ses yok. Sadece kırık plak gibi aynı nakarat: “Dayanışma, kaynaşma…” Dayanışma nerede? Kaynaşma kimle?

Dernek mi? Yoksa Sandalye Deposu mu?

Masa ve sandalyeden ibaret dört duvar bir yer, dernek midir? Penceresi var, kapısı var, tamam. Ama içinde işleyen bir mekanizma yoksa oraya “dernek” demek, ayıptır. Ne zaman o tabelanın altındaki büyük vaatlerin hayata geçtiğini göreceğiz?

“Dayanışma” demişsiniz, dayanışmak için ne yaptınız?

“Kültür” demişsiniz, hangi kültürel faaliyeti düzenlediniz?

“Kaynaşma” dediniz, ama masaya oturup iki laf edemiyorsunuz!


Dernekçilik, Şekilden İbaret Olmamalı

Dernekçilik, tabela asıp oturmak değildir. Vefa ister, özveri ister, memleket için çalışmayı gerektirir. Ama gelin görün ki, bizdeki dernekçilik anlayışı:

Fotoğraf çektir,

Sosyal medyada paylaş,

“Bizim de bir derneğimiz var” diyerek havanı at.
Bunun adı dernekçilik mi, yoksa “evcilik oynamak” mı?


Birlik ve Beraberlik Hak Getire

Birlik yok, beraberlik yok, ama söz konusu laf etmek olunca mangalda kül bırakılmaz. Peki, bu derneklerin şimdiye kadar vatandaşa ne gibi bir katkısı oldu? Memleket için ne yaptılar? Bunları sormak bile abesle iştigal, çünkü ortada elle tutulur bir şey yok.

Tabeladan İbaret Dernekçilik

Evet, derneklerimiz var. Tabelalar yerli yerinde, yazılar süslü. Ama içi bomboş. Dışarıdan bakınca ihtişamlı bir konsolosluk tabelası gibi, ama içeri girince “boş oda”dan başka bir şey bulamıyorsunuz.

“Memleket için ne yaptınız?” diye soruyoruz, ses yok.

“Hangi projeyi hayata geçirdiniz?” diyoruz, yine ses yok.

“Vatandaşa bir katkınız oldu mu?” diyoruz, kimseden çıt çıkmıyor.


Kırık Plak Misali

Bu dernekler, kırık bir plak gibi aynı nakaratı tekrarlıyor: “Dayanışma, kaynaşma…” Oysa dayanışma, sadece kelimelerle olmaz. Kaynaşma, masaya çay koymakla bitmez. Gerçek bir dernek, somut işler yapar, projeler üretir, vatandaşa dokunur.

Son Söz

Sevgili tabela dernekleri, tenceresiyle, tavasıyla bir dernek kuran havalı dostlarımız, biraz da iş yapmaya ne dersiniz? Vatandaş artık sadece süslü tabelalar görmek değil, gerçek işler görmek istiyor. Eğer “dayanışma” tabelada kalacaksa, bu havalı isimlerin de kimseye faydası yok.

Unutmayın, tabelayı astığınız gün başladığınız işi, aradan geçen zamanda tamamlayıp tamamlamadığınızla anılacaksınız. Yoksa o tabela, sadece rüzgârda sallanan bir teneke olmaktan öteye geçemez.

Tencereniz de olsun, tavanız da, ama işiniz de olsun!