Bu yazıya başlığı verdiren sohbet birkaç gün önce bana gelen telefonla ortaya çıktı.
Uzun süredir de görüşmemiştik.
İlk kez böylesine sesini duydum, oldukça sinirliydi,
Ve adeta telefondaki sesi isyan eder noktaya gelmişti.
*
Biraz sakinleştikten sonra derdini anlattı:
'Esnaf perişan ve artık dayanacak gücü kalmadı'
*
Bu serzeniş bugünkü gidişata koşut ideolojik bir tepki değildi.
Yani ben öyle düşünmüyorum illa ki muhalefet olacağım diye de bir tepki hiç değildi.
Sadece bugünkü gerçeği yansıtan bir profildi,
Sonra ekonomik anlam da çekilen sıkıntıların bir dışavurumu olarak devam eden sohbetin arasında sıkıştırdı,
Ve başladı derdini dillendirmeye..
*
'Arkadaş, market terlik satar mı? Terlik satan dükkân ne olacak? o kadar da kira ödüyor. Market gömlek satar mı? Dükkân o kadar kira ödüyor'
*
Devam etti soluklanmadan..
'Cadde de ki o kadar esnafla göz göze geldim ve hep aynı dertten yakınıyordu,
Tamam, rekabet iyi de tek taraflısı da biraz insafsızca değil mi?
O zaman ne anlama geliyor bu tablo?
Market istediğini her şeyi reyonuna doldursun,
Vatandaş hiçbir yerden alışveriş yapmasın.'
*
Sözlerinin arasında bir virgül koyarak kendi fikrimi söyledim,
Osmanlı'da esnaf siftah yapamayan yandaki esnafa alışverişe gelen padişaha işaret ederek oradan alışveriş yapmasını öneren bir terbiye ile o günü kapatırmış.
Artık o kültürde kalmadı.
*
Diyelim ki deterjanı aynı temizlik dükkânından aldın mı?
Yandaki bozuluyor müşteriyi adeta suçlu gibi görüyor
Veya beyaz peyniri aynı dükkandan alıyorsun diğeri acayip acayip sana bakıyor.
*
Oysa serbest piyasa dediğimiz olgu öyle bir zemine oturdu ki sanki filler yukarıda tepişirken çimen aşağıda eziliyor.
Gelişmiş toplumların şeceresine bakılırsa aynı anda aynı yere nüfus eden bir anlayışın gereksinimi görüyorsunuz.
*
Her yurttaş eşit olmasa da yakın kazanıyor ve her alternatifi değerlendirebilecek seçenekleri önüne koyabiliyor.
*
Oysa bizim ülkemizde öyle değil..
Cep artık o kadar yanmaya başladı ki veresiye kültürü gün geçtikçe daha da artmaya başladı.
O zaman devamlı alışveriş yapmaya mecbur olduğun yere takılıp kalmak zorunda kalıyor yurttaş.
Dönelim marketin terlik satar mı tartışmasına;
Aslında bu sorunun çok çeşitli cevabı var satar desem kızanlar olacak, satmaz desem aynı.
*
Öyleyse ne yapmalı?
Herkes kendi kapısını süpürecek?
Kimse kimsenin sahasına nüfus etmeyecek.
Sadece mesele terlik değil ki ah bu! Fazla kazanma hırsı tek ve küçük benim olsun anlayışı.
*
Tek düzenin sadece ağında olan ekonomik gerekçeler.
Sistem öyle bir hale getirilmiş ki, Sermaye sadece bir güçte toplanılarak adeta diğer seçenekler nefessiz kalıyor.
*
Hadi bu soruyu bende ifade edeyim,
Oda başlığı altında pek çok değerli kuruluş var,
Bu konuda neden çıkıp tek bir söz söylemezler yada daha etkin bir şekilde seslerini, çıkarmazlar..