Sıvazlayın arkasını,
Çok şey istemez,
Sesini çıkarmaz,
Üstüne üstlük cebinden verir,
Benim Gümüşhane’m işini bilir!
İki tatlı söz ettiniz mi?
Kuşakkaya’nın tepesinden atlar,
Rıza gösterir,
Yağlı tablo, sulu boya,
Siz, siz olun kara kalem denemeyin,
Gümüşhane’m gereğini yapar!
Kenarından kıyısından,
Ucundan,
Ballıdır,
Bakın bakalım tarihten beri,
Ne istediğini yüksek sesle söylemişmidir?
Ta ki kapısını çalana dek,
Gümüşhane’m geleni tanır.
Özlemleri bir yanadır,
Gümüşhane’ye dışarıdan bakanların tarifi farklıdır,
Eleştirisi farklıdır,
Kaşlarını çatar, dudağını büker ancak,
Gümüşhane kendisini gösterir.
Adına hep destanlar yazılmış gibi mağrurdur,
Sevinçleri, hüzünleri içinde saklar,
Boynuna vur, ekmeğini al,
Siyasetçisi de, seveni de, sevmeyeni de bilir,
Gümüşhane’m işini bilir.
Onun içindir ki,
Siz siz olun Gümüşhane’yi iyi tanıyın, iyi analiz edin,
Sessizdir,
Derindir,
Bazen çok bilinmeyenli denklem gibidir,
Ne zaman parlayacağı, sakinleşeceği, Seveceği, üzüleceği belli olmaz,
Gümüşhane burası,
İşini bilir.