Gönlünün kenarındaki çocuklar;
Tozun dumanın etrafında kendi çizdikleri dünyalarını kovalıyor.
Küçücük umutları takılıyor sevdalarına.
İyilik bulutları bugün her zamankinden çok, sanki sadece onların üzerinde dolanıyor.
Umut dibine yaslanmış en büyüğünün, kuru sevgiyi kemirirken yüzündeki mutluluğu görmelisiniz!
Ucundan koparmak gelir içinizden, yüreğiniz tıka basa doygun olsa da.
Sizin dünyanız da böyle değil mi?
Küçük şeylerden büyük mutlulukları çıkarabilmek.
Yaşam korkunç bir savaş,
Kirli eller daha fazla
Yüreği acımasızların listesi kabarık.
Hayır, savaş için sadece silah değildir anlam
Hedefine varabilmek için amansız koşturduğun çizgi sadece bir küçük örnektir.
Zaman zaman düşünmek gelir içinizden,
Bir martı çığlığı kadar olsa içinizde korkunuz yok mu?
Kaçıp kurtulmak istediğiniz çoğu şeyler bir türlü düşmüyor yakanızdan gerçek bu,
Sahte gülüşlere alışkın olduğunuz kadar
Bir elin parmakları gibi dost, sevecen bir sevgiye yaslanmak istediğinizi inkâr edebilirmisiniz?
Tek tek sıralı cümleler bir kurşun gibi ağır,
Her birini namluya sürebilmek gibi heyecansız içindeki duygular.
Sebepsiz hiçbir şey yok, sebepsiz sorgusuz geçip gitmekte.
Hepsini topladığımda
Yalnız hayallerle süslediğimiz çocukluğum gelir aklıma,
Soğuktan üşüdüğümüz kış akşamları birer hatıradır şimdi
Köy yolları gariptir
Son gurbetçi gittiğinde kalanların yüzünü hiç yüzümün önüne getirmek istemezdim.
Onlar kavuşacağı büyük şehrin kalabalığına
Biz ise gelecek yaza gelecek gurbetçilerin gülümsemelerine muhtacızdır da ondan.
Soğuk ayran,
Tandır da ekmek
Sarı kızın püskülü,
Ucu çamurlu tırmık,
Sapı kırık kazma, Taş değirmen
Kenarı yırtık fotoğrafta kırmızı kazaklı ben.
Tekrar tekrar düşleyip bir kenarda tuttuğunuz
Bir yol hikâyesidir aslında.