Gece, yakamoz, ay ışığı
Kumsalda bir türkü söylemek.
Harşit Çayının sesini dinler gibi,
Kısa bodur çam ağaçları,
Ağustos böceği henüz çıkmadı yuvasından lakin sesini duyar gibisiniz.
Ramazan sıcağında Bodrum’u yaşamak,
Dilimiz damağımız yapışsa da,
Ilık meltemle karışık akşamın serinliğine bırakıyoruz kendimizi…
Yelkenliler, denizin üstünde nazlı kelebekler gibi şen.
Halikarnas Balıkçısı Kabaağaçlı,
Ne güzel anlatmış buraları,
Hani şu zalim kapital hırsı olmasa masmavi koyları korumak,
Daha kolay değil mi?
Teknenin bir ucundan Yunun kıyılarına birer selam çakmak,
Dik yamalı dağların arasına sinmiş bakir masmavi koy da kulaç atmak,
Burada kalmaya değiyor
Görüyorsunuz işte!
Kefenin cebi yok,
Herkes bi şekilde bu dünyadan göçüp gidiyor,
Ünlü, ünsüz, evsiz, barksız
Bodrum farlı değil,
Niye söyledim?
Yaşam her şeye karşı sürüp akıp gidiyor.
Sen bir gecenin karanlığına yalnızlığına, yıldızlı gökyüzüne teslim olurken,
Bodrum seni çağırıyor.