Geçtiğimiz günlerde bir Trabzon yerel gazetesi çalışanı ile Burak Yılmaz konusunu tartışıyordum…
Konu döndü dolaştı Gündoğumu haber'in Trabzon odaklı yayın yapan haber sitesi olmamasına rağmen Trabzonspor ile ilgili sıcak haberlere nasıl böyle çabuk ulaştığı konusuna geldi.
Ben mütevazilik yapıp, kendilerinin tecrübelerinden yararlandığımı iletince güldü:
'Sen tam gazeteci olmuşsun'
Kabul etmedim o sözünü ve ekledim.
‘Hayır daha içeceğim onca bardak su ve yiyeceğim ekmek var'
Sözü nereye getireceğim,
Trabzon basını öyle ya da böyle kurumsallamış, her yönüyle şehirle içiçe ve elinde Trabzonspor gibi muazzam bir malzeme var.
Biz Gümüşhane basını olarak bırakınız elimizde muazzam malzeme seçeneğini, neredeyse cımbızla haber seçip öyle yazıyoruz…
Ne der,
Ne söyler,
Ne yapar,
Tepkisi ne olur.
Öyle ya gazetecilik yapıyorsak riskleri de ele alacaksın, bu sana saygınlığı da getirir.
Tıpkı Trabzon basınındaki o değerli ismin Gündoğumu habere baktığı saygınlık gibi.
Sonra devam ettim,
‘Trabzonspor Gümüşhane’de seviliyor’
Peki, Trabzon’da Gümüşhanespor seviliyor mu?
Belki adından söz eden bile yok.
Şimdi sıkı durun.
Haber yapalım diye fellik fellik peşinden koştuğumuz değerli yöneticilerimiz eğer zahmet edip de bir de peşlerinde dolandığımızı çözdükleri gün inanınız biz Trabzonu’da geçeceğiz.
Ve gerçekten, ‘o şunu dedi, bu şunu dedi, o öyleydi, bu böyleydi’ tartışmalarından kurtulup Gümüşhane basını olacağız.
Daha da önemlisi gözümüde büyüttüğümüz erişilmez sandığımız rakiplerimizi ince bir manevra ve taktik anlayışıyla kendimize hayran bırakacağız.