Zaman zaman bu sayfalarda güzel makalelere şahit oluyorum. İçi dolu ve ve doyurucu. Gümüşhane’yi, Gümüşhane’nin geleceğini, ülke gündemini akıllara gelmeyen nice konuları ele alıyor birbirinden değerli isimler. Hepsini saygıyla karşılıyor bu güzel sayfada bize verdikleri katkılardan dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Çok sevgili büyüğümüz Ülker Sadık hanımefendi siyanür konusu işlemiş örneğin. Siyanürle altın aramanın zararlarını ve Gümüşhane’ye dönük olarak ilişkisini ifade etmiş. Kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen şu günlerde çok güzel bir konuyu gündeme getirmiş Ülker hanımefendi. Siyanür konusunun ne derece önemli olduğunu altın avcılarının siyanürü bir silah gibi kullandığını ifade etmiş.
Gelecekte siyanür Gümüşhane’yi de yok edecek. Altın aşkına o güzel dağlar taşlar ve ovalar zehir akacak. Belki çöl olacak. Canım şimdi nasıl olsa gürül gürül işliyor. Kapıya kilit vurulduğunda o toprakların kaymağı bitince kafaya o zaman ‘dank’ edecek. Biz nerede hata yaptık diye düşünülecek. Nasıl olsa festival zamanı bir iki parlak sanatçıyı, hasataneye bir sedyeyi alarak Gümüşhane de üretim yapan altın şirketleri vefa borçlarını ödemiş olacaklar. Bize kalan bomboş Gümüşhane olacak. Buradan bangır bangır bağırıyoruz. Yırtınıyoruz acaba her konuda olduğu gibi Gümüşhane yereline aday olan değerler bu konuda da neler düşünüyorlar? Böyle gelmiş böyle gider diye devekuşu misali kafalarını yine kumamı gömecekler? Gümüşhane gelecekte çok ama çok hayati bir konuyla karşı karşıya kalmaması açısından bu noktada işini elini daha sıkı tutarak tehlikenin varlığını artık daha iyi kavramalı ve anlamalıdır. Gümüşhane için yapılan, üretilen, üstüne konulan her şeye eyvallahta, kardan çok zarar getirecek bir düşünceye de hani eyvallah nasıl diyelim. Nasıl olsa biliyoruz ki, siyanürün doğaya çevreye etkisi yok. Kuruyan ağaçlar, otlar, böcekler ilahi bir işaret.. Bakarkör ol, gör ama görmemezlikten gel. Sesini çıkarma. Gümüşhane eriyip giderken birileri Gümüşhaneyi alıp götürsün. O da şöyle söylesin…’’Sen Gümüşhane’yi seviyorum diye sabah akşam haykır, ben istediğimi nasıl olsa alıp götürüyorum’. Ülker hanımı bu cesaretli yazısından dolayı bir kez daha tebrik ediyorum bu değerlerimize sahip çıkalım diyorum. Demeseydi nereden bilecektik ki..