İlk gösterimde fırtınalar yarattı.
İlk dans, ilk figürler, Koreli genç kızlar....
Nasıl da hareketliler,
Dünya, şimdilik bu çılgınlığın peşinde.
Bir Koreli çıkmış öylesine hızlı figürler savuruyor ki, herkes peşinde..
Adı: Gangnam star..
O dansın büyüsü mü, yoksa günümüz insanlık anlayışına uyan tarzı mı bilinmez bayağı taraftar topladı.
Eller önde, bacaklar çapraz, yumruklar nahoş.
Aslında bu dans figürünü izlediğimde bana çok şeyi hatırlatır,
Örneğin Gangnam star'ın nasıl bir haliyeti ruhla ortay çıktığı belli olur.
Söz verdiğimizdeki halimiz örneğin,
Konuştğumuz zaman ağzımızdan çıkan söz,
Hal ve hareketlerimiz,
Tavırlarımız.
Arkamızı döndükten sonraki sözler,
Tam o dansa, dansın verdiği ahenge göre...
Ne zaman o dans figürünü görsem aklıma çoğu sözler gelir,
Özdeşleştiririm.
Adam atlar, zıplar, kıvırtır, yumruğunu sıkar.
Ben bakarım ki, haklı…
Dansın hareketliliğinden çok anlatmak istediği temayı izlerim,
Kıvırmak için nasıl bir yola başvurulacağını,
Söz verdiğinde tutmamak için oradan oraya zıplanılacağını,
Arkasındaki milyonların neden güldüğünü, bağırıp çağırdığını çok iyi anlarım.
Ben bir profil çizdim.
Gangnam Star’ı anlattım.
Herkes şöyle bir çevresine bakıp etrafı kolaçan ettiğinde teee uzaklarda değil hemen yanıbaşında bir sürü Gangnam Star yapanı rahatıkla görecektir,
Szi ister ritminden, ister sesinden, ister hoşnutluğundan dem vurun,
O yumruğunu sıkıp atlamaya zıplamaya devam edceek.
Adı üstünde Ganganam Star işte…
Üzüldüğüm tek nokta ise yine onun arkasında milyonlar olacak...