Şairin dediği gibi…
‘Son mintanım da paralandı’! dizelerine benzer dikenine takılalı
Bir otuz yıl geçti.
*
Sen Gümüşhane’de semboldün.
Seni sembol yapan sadece tadın değil, toplayan ellerdeki vefaydı.
Ben başa dönüyorum;
Çocukluğuma yani
Kış geceleri bizim en güzel eğlencemizdin.
Reçel, marmelat, pekmez.
Bakır sahanda ne kadar da güzeldin.
Evin üstünde kilolarca biriken kar bile senden daha kuvvetli değildi.
*
Geçenlerde okudum,
Yedi yıl sonra seni yeniden hatırlamışlar.
Köklerin o kadar ulu ki,
*
‘Kuşburnu işte’! Diyecek kadar bir kenarda tutamamışlar seni
Sana burun kıvıramamışlar,
Kabul etmişler yani,
Her baktıklarında, tattıklarında yedi ceddine dua etmişler.
*
Sen öyle cafcaflı sözlerden de hoşlanmazsın yani
Ha dur söyleyeyim, taş duvara; fabrikaya da sığmazsın.
Şanın yüce ki,
Kızlı, oğlanlı çekilen halay hep senin şerefine.
Bak! Kocaman, kocaman rütbeliler hep senden söz ediyor; öyle değil mi?
*
Yedi iklimi Gümüşhane’yi bir araya getirdiğin festival bile kıskandı seni,
Köklerin Gümüşhane,
Sevgin dağlar kadar yüce.
Biz yazdıkça onlar okudukça
Et, tırnak gibi ayrılmaz olduğumuzu anladılar.
*
Korktuklarını söyleyemem
Çünkü birliktelik sensin.
*
Kına gecesi, düğün, dernek
Kundaktaki bebe tadındasın.
Süleymaniye’sin,
Bir Canca,
Pirahmet,
Tekke’sin.
Telli duvaklı gelinsin,
Yaz akşamları yanık bir türkü,
Köprübaşı’nda ilk gördüğün kıza âşık olan genç gibi hep sevdalıydın,
Kuşakkaya’sın.
*
Nasıl anlatmalı seni?
Nereye koymalı?
Hep dediğimiz gibi bir marka oldun Kuşburnu,
Uzakta aramak yerine hep yanıbaşımızdaydın.
İnan yanıbaşımızda senin hiç sönmeyecek adın.