Dut, ayrı bir titizlikle toplanır
Ayrı bir titizlikle kaynatılırdı.
Ak bilekli genç kızların içinden söylediği türküler ateşin harına karışırdı…
Ne için mücadele verdiğini anlaması açısından bu uğraşa girmek aslında bir bilimsel buluş kadar değerliydi.
*
Hayalleri vardı, pestili de kömeyi de kaynatanların…
Hiçbir zaman hayatın hiçbir karesinde bu kadar eğlendiklerini zaten hatırlamıyorlardı.
Biz o hikâyeleri hep dinlemek isterdik
Çünkü bir samimiyet yatardı başlangıcında da sonunda da..
*
Gönül ne pestil yapmak ister, ne de köme Gönül sohbet ister, pestil köme bahane..
Alıntıladık çevirdik, biraz gülümsettik,
O eski günlerden hiç iz kalmadı..
*
Oysa dağların avucundaki bu şehirde neler uçup gitti bir bilseniz.
Kazanın başında hiçbir zaman dedikodu yoktu
Akan ter çiğnenen lokma o kadar kutsaldı ki akşam yastığa kafalarını koyduklarında rahattılar,
Ta ki gün ağarana kadar huzur içerisinde uyudular..
*
Yine bir uğraş başlayacaktı.
Evet, eskiden ifade edilmeye çalışılan sözcükler hep bu çerçevede yerini alırdı,
O zaman sevginin ve saygının tarifi bir başka anlatılırdı
Kötülük denen sözcük çoktan kopartılıp atılmıştı içlerinden..
Şimdi tattığınız pestil ve köme artık eskisi kadar hoş sohbetlerin ortasına bırakılamıyor.
Semboldü çünkü bir türküydü, bir emekti o bir güneşe uzanan yüz kadar aydınlıktı dökülen sözcükler.
Dünya hızla dönerken
Tadından asla taviz vermiyordu.
Gelinlik kadar beyaz, altın kadar sarı, mutluluk kadar sadeydi..
*
Geçen giden otuz kırk elli her neyse şöyle bir geriye bakınız isterseniz,
Ne bıraktık geride diye
O eski heyecanı çoktan unuttuk biz, çoktan unuttuk bir evden bir eve bir tabak yemek götürmeyi,
*
O komşunun kapısına tık tık diye dokunmayı çoktan unuttuk,
Bizi alacağımız otomobilin hırsı, evin yüksekliği, varmış, almış! dedirtecek sözlerin vesvesesi, unuttuğumuz değerlerin arkasında posası çıkmış günlük avuntuların çokluğu çekip çıkarttı insanlığımızdan öteye.