Bugün güneşin bizi daha fazla ısıtmasını istiyoruz
Soğuktan uzak.
Sevginin daha fazla kucaklamasını bekliyoruz,
Hak ettiğimize inanarak.
*
Bunca tasa, bunca kargaşa, bunca üzüntü artık ırak olsun
Bir uçtan bir uca kollarımızı açarak.
Dizlerimizin sızısı biraz daha dizginlenin, bu sırtladığımız yükten uzak.
*
Buğday daha sarı, güneşe vuran yüzü gülümsüyor, ayçiçeği gibi gülsün yüzünüz, umutlar ellerden avuçlardan taşıyor bağrına doğru kundağa sarılı bebek misali.
Duyuyormusunuz?
Ağzında emzik meme istiyor yaradanın verdiği haktan,
Biz de istiyoruz bu cennet dünyayı bağışladığı için bize yaşamak ödül, kırmadan dökmeden.
*
Harman yerindeki neşe bir düğünü andırıyor, halaylar çekiliyor gece gündüz bitmesin diye
Umut daha gür, umutlar daha yüksek, sevinçler daha özgür.
Her geçen gün daha fazla artıyor sevincimiz; tutunmak zorundayız çünkü yaşama, yaşamın ardından geleceklere tutunmak adına.
*
Küçüklüğümüzde en çok harman yerinde oynamayı severdik, ah o akşamlar ne hoş olurdu öyle..
*
Bütün güleç yüzler orada buluşurdu sanki gönlümüzün hiçbir yerinde zerre kem söz yoktu.
Ele ele tutuşmayı o kadar çok özümsemiştik ki, yarına daha bir güçlü bakıyorduk her zaman.
*
Sevdalarımızda öyleydi, insanımız daima iyiliği hoşgörüyü koparmaması gereken güzellikleri düşünürdü.
Bağırmak, çağırmak küsmek yoktu ötesinde.
*
Oysa bugün neresinden başlayacağız konuşmaya, ekmek kavgasından mı, kaybettiğimiz kimi iyiliklerimi?
Üzülerek söylüyorum,
Yere düşürdük sevgiyi, ekmek gibi kutsal dostluğumuzu, arkadaşlığımızı..
*
Sağıma bakıyorum, soluma bakıyorum
Eskiden tarlalar, bahçeler buğday kokardı, mısır kokardı, elma kokardı,
Güneş daha geç batardı sanki
Denizler daha sıcaktı.
Şimdi herkesin yüzünde korku dolanıyor, şaşkınlık dolaşıyor, derdine düştüğü zamanın acımasızlığı düşüyor.
*
Velev ki dostum
Uğruna savaştığımız umutlar hiç küçülmez bilmen gerek,
Neden biliyormusunuz?
Çünkü umudu, hasreti, sevgiyi ve de biz olmayı zorduk ekmek
Dünyayı birlikte iyileştirmek gerek,
Ne bir dakika ne bir saniye ve bir an, geç kalmadan.