Bu gerçek hiç değişmedi,
Ağıtlar yakarız geçmişteki özlemlere, özlemlerin dinmeyen sızılarına ayna tutarız..
*
Kavga istemeyiz bu daracık dünyada, dünyanın yarını yokmuş gibi hep bugünü yaşarız güzelliklerde..
*
Bazen olur olmaza kafa yorsakta bizi alıp götürüyor o duygular, bir sele kapılıp sürüklenmesine fırsat vermemeliyiz.
*
Bak işte! ne olursa olsun senin, benim, hepimizin dediği gibi olmuyor bu serüven,
Kimimiz çok yerken, kimimiz bir dilim ekmeğe muhtaç kalıyoruz,
Kimimiz yarı çıplak aç, baka kalıyoruz öylece.
*
Ayranımız bazen köpüklü, bazen tuzsuz ama bir yudum, tek tek içebildiğimiz kadar..
Hep geçmiştekileri aralar vicdanımız,
Geçmiştekilerle süzülür yaşlar, o yaşların yıkadığı aynadadır gerçek,
Gerçeğin ötesinde suratımıza çarpan vicdan terazisidir o.
*
Nerede ne kadar yanlış yaptığımızı anladığımızda yeniden başlıyor hayat,
Bir problemi çözmek gibi, kıvranır dururuz,
Sebepsiz hiç bir neden olmaz, bir karlı dağ, bir elimizde fener, ortalıkta dolanmayı severiz, şiddetli yağmur, bir lapa lapa yağan kar..
Bir hikmet var değil mi? Şu sinemizdeki yaralar da öyle..
*
Sızım sızım sızlayan sevdalar gibi hiç dinmez acısı,
Biz çoğu zaman elimizde fener gündüz vakti dolanmayı severiz,
Ne güzel demiş Sokrates,
İnsanın kendisi erdemdir..
*
İyilikte güzelliklerde akılda onda saklı
Vicdanları kanatan yara bir tarafa o yarayı kapatmak adına ateşi körükleyenlere bir çift sözümüz
Sizde kalacaksınız günün birinde çaresiz..
*
Yaptıklarınızla çarpışacaksınız çoğu kez,
Ömür geçiyor.
Ne yapsak boşuna ilk açan çiçeği görmek kadar güzel bir duygu yok öyleyse, kaldırım taşlarında bir türkü tutturup cıgarayı asırlık özlem gibi çekmek var işin sonunda.
*
Toparladığımızda sağı solu masanın üzerindeki hesap makinesine bile yetmiyor rakamlar
Bir derin ah çekiyorsunuz!
Bir ucu ayrılığa bir ucu özleme bir diğer yanı içinde fırtınalar esip gürleyen duygulara bırakıyor seni.
*
Sen kefenin bir gözünde bir o yana, bu bir yana salınıp dururken..